Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AGGRAVATION : English Turkish

n. kötüleştirme, ciddileştirme, şiddetlendirme, kızdırma, çileden çıkarma

AGGRAVATION OF DAMAGE : English Turkish

hasarın ağırlığı, hasarın şiddetini yükseltmek

AGGRAVATOR : English Turkish

n. şiddetlendiren şey, sinirlendiren kimse, kızdıran şey, çileden çıkaran kişi veya şey

AGGREGATE : English Turkish

n. toplam, tutar, kütle, küme

AGGREGATE : English Turkish

v. toplamak, birleştirmek, etmek (toplamı), ulaşmak (toplamı)

AGGREGATE : English Turkish

adj. toplanmış, biriktirilmiş, bütün, toplam

AGGREGATE AMOUNT : English Turkish

toplam miktar, toplam tutar, toplanmış miktar

AGGREGATE DEMAND : English Turkish

toplam talep, mallar ve hizmetler için toplam piyasa talebi

AGGREGATE SUPPLY : English Turkish

toplam arz, ulusal ekonomide toplam talebi karşılamak için kullanıla bilinen toplam mal ve hizmetler genel ikmali

AGGREGATING : English Turkish

adj. yığıcı, toplama, biriktirme

AGGREGATION : English Turkish

n. toplanma, bir araya gelme, toplama, birleştirme, yığın, küme, yığışım

AGGREGATIONAL : English Turkish

adj. yığılan, bir araya toplanma eğilimi olan

AGGREGATIVE : English Turkish

adj. yığılan, biriktiren, toplayan

AGGREGATOR : English Turkish

kaynak, (İnternet, Bilgisayar) İnternet aracılığı ile telefon çağrıları ele alan bilgisayar (gelen aramaları bir araya getirir ve onları ISDN hatları aracılığı ile yönlendirir)

AGGRESS : English Turkish

v. saldırmak, tecâvüz etmek

AGGRESSION : English Turkish

n. saldırı, tecâvüz, hücum, saldırganlık

AGGRESSIVE : English Turkish

adj. agresif, saldırgan, kavgacı, girişken, atılgan, saldırı ile ilgili

AGGRESSIVE MARKETING : English Turkish

agresif pazarlama, çok güçlü veya enerjik olan ürün promosyonu yapma tarzı

AGGRESSIVELY : English Turkish

adv. saldırganca, düşmanca bir şekilde; cesurca, iddialı bir şekilde; zorla

AGGRESSIVENESS : English Turkish

n. saldırganlık, kışkırtılmamış bir şekilde saldırma eğilimi, ataklık; güçlülük; cesaret

AGGRESSOR : English Turkish

n. saldırgan, saldıran

AGGRESSOR FORCE : English Turkish

saldırgan kuvvet, düşman ordusu, düşman gücü

AGGRIEVE : English Turkish

v. üzmek, incitmek, rencide etmek, mağdur etmek, kederlendirmek

AGGRIEVED : English Turkish

adj. üzgün, dertli, incinmiş, haksızlığa uğramış, mazlum, mağdur

AGGRO : English Turkish

n. kızdırma, ağırlaştırma, kötüleştirme