English Turkish
DELIMITED : English Turkish
adj. sınırlı, sınırlandırılmış, sınırlar konulmuş, ayırıcı sınırları olan
DELIMITER : English Turkish
n. sınırlayıcı, limit veya sınırları belirleyen, sınırlayan, ayıran
DELINEATE : English Turkish
v. taslağını çizmek, çizerek açıklamak, tasvir etmek; betimlemek
DELINEATED : English Turkish
adj. çizili, çizilmiş
DELINEATED AREA : English Turkish
çizilmiş alan, sınırları işaretlenmiş alan
DELINEATION : English Turkish
n. çizerek anlatma, tarif
DELINEATIVE : English Turkish
adj. çizen, sınırlayan, tanımlayan
DELINEATOR : English Turkish
n. terzi taslağı; çizen kimse veya şey, taslağını çizen kimse veya şey
DELINQUENCY : English Turkish
n. hata, kabahat, suç, suçluluk; ihmal; kötüye kullanma
DELINQUENCY RATIO : English Turkish
temerrüt oranı, (Ekonomi) bir şirketin toplam borçları ile ödenmemiş olan borç veya vergileri arasındaki oranı
DELINQUENT : English Turkish
n. kabahatli kimse, suçlu; ihmalkâr kimse; zamanında yapılmayan ödeme
DELINQUENT : English Turkish
adj. hatalı, suçlu, ihmali olan, geciktirilmiş
DELINQUENTLY : English Turkish
adv. geciktirilmiş bir şekilde, hatalı bir şekilde, ihmalkâr bir şekilde
DELIQUESCE : English Turkish
v. sıvılaşmak, erimek
DELIQUESCENCE : English Turkish
n. sıvılaşma, sulanma, çözünüp su olma, nem emerek sıvılaşma işlemi; erime
DELIQUESCENT : English Turkish
adj. sıvılaşma, sulanma, çözünüp su olma, nem emerek sıvılaşma işlemi; erime
DELIRATION : English Turkish
n. hezeyan, çılgınlık; delilik
DELIRIANT : English Turkish
adj. hezeyanla (geçici akli dengesizlikle) ilgili, hezeyana özgü, hezeyana neden olan, hezeyan yaratan
DELIRIOUS : English Turkish
adj. sayıklayan; deli, çılgın, hezeyan geçiren, çılgına dönmüş
DELIRIOUSLY : English Turkish
adv. çılgınca, çılgına dönmüş bir şekilde, delice, delirmiş bir biçimde, gözü dönmüş bir şekilde
DELIRIOUSNESS : English Turkish
n. çılgınlık, çılgına dönmüşlük, delilik, delirmişlik, delilikten etkilenmiş olma durumu
DELIRIUM : English Turkish
n. sayıklama; hezeyan, çılgınlık
DELIRIUM TREMENS : English Turkish
titremeli hezeyan, alkol zehirlenmesi sonrası yaşanan titreme hezeyanı, DTs
DELISH : English Turkish
adj. lezzetli, tatlı, nefis, enfes
DELIST : English Turkish
v. listeden silmek; bir kimseyi veya şeyi bir listeden çıkarmak; (Menkul Kıymetler Borsası) borsa kotundan çıkarmak, borsadaki listeden silmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani