Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DIALUP ACCESS : English Turkish

çevirmeli erişim, bir bilgisayarın telefon hattı üzerinden bir ağa veya internete bağlanması

DIALUP NETWORKING : English Turkish

çevirmeli ağ, bir telefon hattı üzerinden bir ağa veya internete bağlanma olanağı sunan servis

DIALYSATE : English Turkish

n. diyalizat, diyaliz sırasında yarı geçirgen zardan süzülen madde

DIALYSE : English Turkish

v. diyaliz etmek, süzerek ayrıştırmak

DIALYSER : English Turkish

n. diyaliz makinesi, diyaframlı ayırıcı

DIALYSIS : English Turkish

n. diyaliz, kanı süzerek temizleme

DIALYSIS MACHINE : English Turkish

diyaliz makinesi, kanı temizlemek ve arıtmak için kullanılan cihaz (normalde böbrekler tarafından yerine getirilen bir fonksiyon)

DIALYTIC : English Turkish

adj. diyaliz ile ilgili, diyalize özgü, süzdürümsel; (Kimya) koloitlerin bir solüsyonda çözülmesiyle ilgili; (Tıp) böbrek yetmezliği olan bir kimsenin kanından atık maddesinin çıkarılması ile ilgili

DIALYZABLE : English Turkish

adj. diyalize tabi tutulabilir

DIALYZATE : English Turkish

n. diyalizat, diyaliz tarafından üretilen sonuç

DIALYZE : English Turkish

v. (Amerikan İngilizcesi) diyaliz etmek, diyalize tabi tutmak, diyaliz uygulamak, diyalize tabi tutulmak, solüsyondan yabancı maddeleri ayıklamak (Kimya); diyalizle ayırmak (dialyse olarak da yazılır)

DIALYZER : English Turkish

n. (Amerikan İngilizcesi) diyaliz cihazı, diyaliz işlemi yapan makine; ayırıcı, süzücü (dialyser olarak da yazılır)

DIAM. : English Turkish

n. "diameter (çap)", çap, bir objenin bir tarafından diğerine merkezden geçen hat uzunluğu

DIAMAGNETIC : English Turkish

adj. diyamanyetik, zayıf mıknatıslı, geçirgenliği bir vakumunkinden daha az olan madde (Fizik)

DIAMAGNETISM : English Turkish

n. diyamanyetizm, zayıf mıknatıslılık, geçirgenliği bir vakumunkinden daha az olan maddelerin özellikleri (Fizik)

DIAMANTE : English Turkish

n. elmaslı, pırıltılı, bir kumaş veya giysi parçasına dikilen küçük ve parlak süs (suni elmas veya parlak pul); bu süslerle kaplı kumaş

DIAMANTIFEROUS : English Turkish

adj. elmaslar veren, elmas verimli

DIAMANTINE : English Turkish

adj. elmaslardan oluşan, elmaslara benzeyen; baklava dilimi gibi olan, baklava dilimi şekilli

DIAMANTÉ : English Turkish

n. suni elmas, yapay elmas, elmas taklidi camlardan oluşan renksiz yapay taş (mücevherlerde taklit olarak kullanılır); kumaş parçalarına veya giyeceklere dikilen küçük ve parlak süs

DIAMETER : English Turkish

n. çap, en, kalınlık

DIAMETRAL : English Turkish

adj. çapsal, bir çap oluşturan

DIAMETRIC : English Turkish

adj. çapsal, çap ile ilgili, çapa özgü; tam, tamam, mutlak (muhalefet farklılık vs ile ilgili)

DIAMETRICAL : English Turkish

adj. çapa ait, çapla ilgili, zıt, tamamen karşıt

DIAMETRICALLY : English Turkish

adv. çapla ilgili olarak; zıt olarak

DIAMETRICALLY OPPOSED : English Turkish

tamamen ters, tamamen muhalif, tamamen karşı tarafta