Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DIANA PRINCESS OF WALES : English Turkish

n. Galler Prensesi Diana, Leydi Diana Spencer (
1997), Dünya çapında çok fazla hayır işi yapan, Paris'te araba kazasında hayatını kaybeden, İngiliz kraliyet ailesinin üyesi (Galler Prensi Charles'ın ilk eşi)

DIANE : English Turkish

n. Diane, av tanrıçası (Eski Yunan Mitolojisi); kadın ismi

DIANE KEATON : English Turkish

Diane Keaton,(1946 doğumlu) ABD sinema oyuncusu ve yönetmeni, "Annie Hall”deki rolüyle 1977 En iyi Kadın oyuncu ödülü sahibi

DIANETICS : English Turkish

n. Diyanetik, Ruhsal tedavi teknolojisi; istenmeyen duygular ve duyuları aynı zamanda mantıksız korku ve psikosomatik hastalıkları hafifletme ve rahatlatma yöntemi

DIANTHUS : English Turkish

n. karanfil, karanfil familyasından çiçek

DIAPASON : English Turkish

n. diyapazon, gittikçe yükselen ahenk [müz.]

DIAPAUSE : English Turkish

n. biyolojik gelişimin durduğu kış uykusuna benzer durum (belli bitki ve böceklerde)

DIAPEDESIS : English Turkish

n. diyapedez, bir kan hücresinin kılcal duvarlar aracılığıyla bir dokuya sızması

DIAPEDETIC : English Turkish

adj. diyapedez ile ilgili, alyuvarların damarlar aracılığıyla dokulara sızması

DIAPER : English Turkish

n. ped; baklava desenli kumaş

DIAPER : English Turkish

v. altını bağlamak; karışık renkli yapmak

DIAPER PATTERN : English Turkish

n. baklava biçimli süsleme

DIAPER RASH : English Turkish

n. bebek bezi isiliği

DIAPHANOGRAPHY : English Turkish

n. meme kanseri teşhisi amacıyla göğsün kuvvetli bir ışıkla aydınlatılması

DIAPHANOMETER : English Turkish

n. diyafanometre, materyallerin şeffaflığını ölçen cihaz

DIAPHANOMETRIC : English Turkish

adj. diyafanometrik, materyallerin şeffaflığını ölçümüyle ilgili

DIAPHANOSCOPE : English Turkish

n. diyafanoskop, vücudun bir boşluğunu kuvvetli bir ışıkla aydınlatma aleti (Tıp)

DIAPHANOSCOPY : English Turkish

n. (Tıp) diyafanoskopi, bir organın veya vücudun bir boşluğunun kuvvetli bir ışıkla aydınlatılarak incelenmesi (tıbbi kontrol amacıyla)

DIAPHANOUS : English Turkish

adj. yarı saydam; donuk

DIAPHORESIS : English Turkish

n. diyaforez, terleme, terletme (özellikle aşırı terleme)

DIAPHORETIC : English Turkish

n. terletici ilaç

DIAPHORETIC : English Turkish

adj. terletici

DIAPHRAGM : English Turkish

n. diyafram

DIAPHRAGM VALVE : English Turkish

n. diyaframlı valf, zarlı valf

DIAPHRAGMATIC : English Turkish

adj. (Anatomi) diyafram (göğüs kafesi boşluğunu karından ayıran bölme) ile ilgili, diyaframa özgü