Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DIRE : English Turkish

adj. korkunç, dehşetli; müthiş; uğursuz; son derece

DIRE CONSEQUENCE : English Turkish

erbat sonuç, korkunç netice, çok kötü sonuç

DIRE REMINDER : English Turkish

erbat hatıra, korkunç hatıra, çok kötü hatıra

DIRE STRAITS : English Turkish

n. müthiş sıkıntı, sıkıntı

DIRECT : English Turkish

v. yönetmek, idare etmek, yöneltmek, direktif vermek, komuta etmek, yönlendirmek; yol göstermek; adres yazmak (gönderiye); atfetmek; emretmek

DIRECT : English Turkish

adj. direkt, doğru, doğrudan doğruya; dolaysız; kestirme; açık; anlaşılır; dürüst; güneş çevresinde doğudan batıya dönen

DIRECT A BUSINESS : English Turkish

v. bir işi yönetmek, bir şirketi yönetmek, ticari bir faaliyeti yönetmek

DIRECT ABSORPTION : English Turkish

doğrudan emme, doğrudan absorbe etme, doğrudan asimile etme, doğrudan içine alma

DIRECT ACCESS : English Turkish

doğrudan erişim, doğrudan yaklaşma, doğrudan giriş

DIRECT ACTION : English Turkish

n. kuvvete başvurma

DIRECT ADVERTISING : English Turkish

n. adrese gönderilen reklâm, tüketiciyi hedef alan reklâm

DIRECT ANSWER : English Turkish

doğrudan cevap, dürüst cevap, açık cevap, samimi cevap, dolambaçsız cevap

DIRECT APPROACH : English Turkish

doğrudan yaklaşma, doğrudan erişim, doğrudan giriş

DIRECT ATTENTION : English Turkish

dikkatini yönlendirmek, dikkatini çevirmek, konsantre olmak

DIRECT BENEFICIARY : English Turkish

doğrudan lehtar, kesin lehtar, bir para veya mülkü almak üzere belirlenmiş kimse (bir vakıftan bir sigorta poliçesinden vs)

DIRECT BROADCAST SATELLITE : English Turkish

Direkt Yayın Uydusu, sinyallerin uydu aracılığı ile direkt olarak müşterilerin evlerine yayınlanan ve küçük antenler tarafından alınan çok güçlü dijital televizyon sistemi, DBS (Telekomünikasyon)

DIRECT BUS : English Turkish

doğrudan otobüs, ekspres otobüs, çıkış noktasından varış noktasına kadar durmadan hareket eden otobüs

DIRECT CABLE CONNECTION : English Turkish

doğrudan kablo bağlantısı, bilgisayarların iki portu arasına yerleştirilen bir kablo ile iki bilgisayar arasında sağlanan bağlantı

DIRECT CLIENT TO CLIENT : English Turkish

Direkt Müşteriden Müşteriye (başvuru) iki kullanıcının İnternet yerine direkt bağlantı ile bağlandıkları bir İnternet sohbet türü (daha fazla güvenlik sağlar)

DIRECT CONFRONTATION : English Turkish

doğrudan karşılaşma, yüz yüze karşılaşma, çatışma, hesaplaşma, rest

DIRECT CONNECTION : English Turkish

doğrudan bağlantı, bilgisayarların iki portu arasına yerleştirilen bir kablo ile iki bilgisayar arasında sağlanan bağlantı

DIRECT COST : English Turkish

doğrudan maliyet, dolaysız maliyet, belirli bir ürünü imal etmek veya bir faaliyeti yürütmek amacıyla gerekli olan para miktarı (Muhasebe)

DIRECT COSTING : English Turkish

n. direkt maliyet hesaplaması

DIRECT CURRENT : English Turkish

doğru akım

DIRECT DAMAGE : English Turkish

doğrudan hasar, dolaysız hasar, bir darbeden kaynaklı doğrudan zarar (dolaylı hasarın tersine)