Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DIRECT DEBIT : English Turkish

n. doğrudan borçlandırma, paranın bir bankadan diğerine doğrudan aktarılması; ödeme yapan kimsenin ödeme yapılan kişiye parayı doğrudan banka hesabından çekme izni verdiği ödeme yöntemi

DIRECT DEBITING : English Turkish

doğrudan borçlandırma, paranın bir bankadan diğerine doğrudan aktarılması

DIRECT DEMOCRACY : English Turkish

doğrudan demokrasi, vatandaşların seçtikleri temsilciler yoluyla doğrudan karar alabildikleri demokratik yönetim şekli (örneğin; bir referandum konusunun kamu tarafından oylanması)

DIRECT DIALING : English Turkish

n. otomatik arama, santralsiz arama

DIRECT DIALLING : English Turkish

doğrudan arama, otomatik arama (telefonda)

DIRECT DISTANCE DIALING : English Turkish

n. şehirlerarası otomatik arama

DIRECT ELECTIONS : English Turkish

doğrudan seçim, bir kimse için yapılan doğrudan oylama (özellikle de bir politikacı)

DIRECT EVIDENCE : English Turkish

kesin delil, yeterli kanıt

DIRECT EXAMINATION : English Turkish

doğrudan sorgulama, duruşmaya çağrılmış bir şahidin doğrudan sorgulanması

DIRECT FIRE : English Turkish

doğrudan atış, doğrudan ateş, belli bir hedefe yapılan topçu ateşi

DIRECT FLIGHT : English Turkish

n. doğrudan uçuş, iki yer arasında uçak değiştirmeden yapılan ve uçağın bir veya daha fazla defa indiği uçuş

DIRECT HIT : English Turkish

tam isabet

DIRECT INFLUENCE : English Turkish

doğrudan etki, doğrudan bağlantı, anlık etki

DIRECT INWARD DIALING : English Turkish

Doğrudan Dahili Arama, bir şirketin az sayıda mevcut telefon hatları ile erişilebilen bir öbek telefon numaraları aldığı telefon hizmeti ( ekstradan hat gerektirmeden özel dahili telefon hattı fırsatı sunar

DIRECT LAYING : English Turkish

nişangâh tevcihi, görerek atış, hedefi görerek ve nişan alarak yapılan silah atışı

DIRECT LIABILITY : English Turkish

doğrudan sorumluluk, bir kimsenin faaliyetleriyle ilgili yasal sorumluluğu

DIRECT LINE : English Turkish

n. direkt hat

DIRECT MAIL : English Turkish

doğrudan posta, potansiyel müşterilere doğrudan reklam mektubu gönderilerek gerçekleştirilen pazarlama yöntemi; bir reklam metodu olarak potansiyel müşterilere posta yoluyla gönderilen materyal

DIRECT MAIL ADVERTISING : English Turkish

doğrudan posta reklamcılığı, insanlara doğrudan mektup göndererek reklam yapma

DIRECT MEMORY ACCESS : English Turkish

Doğrudan Bellek Erişimi, bellek ve periferik cihazlar arasında iletişim kanalı, DMA

DIRECT OBJECT : English Turkish

dolaysız tümleç

DIRECT OUTCOME : English Turkish

doğrudan sonuç, dolaysız netice, anlık gerçekleşen gelişme

DIRECT PRIMARY ELECTIONS : English Turkish

aday seçimi düzenlemek, ön seçim yapmak

DIRECT PROPORTION : English Turkish

doğrudan bağlantılı, açıkça bağlı

DIRECT RESPONSIBILITY : English Turkish

n. tam yetki, tam sorumluluk