Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISCREETLY : English Turkish

adv. düşünceli bir şekilde, özenerek, diplomatik bir şekilde, dikkatlice; ağırbaşlı bir şekilde, sıkıntı vermeyerek

DISCREETNESS : English Turkish

n. sır tutma, ağız sıkılığı, basiret

DISCREPANCY : English Turkish

n. çelişki, uyuşmazlık, farklılık, aykırılık, tutarsızlık

DISCREPANT : English Turkish

adj. farklı, uyumsuz, ahenksiz, uyuşmayan

DISCREPANTLY : English Turkish

adv. farklı bir şekilde, uyumsuzca, ahenksizce, uyuşmayan bir şekilde

DISCRETE : English Turkish

adj. ayrı, farklı, soyut, ayrık

DISCRETE VARIABLE : English Turkish

ayrık değişken, sınırlı değerli değişken, sadece sınırlı değer seti olarak atanabilen değişken

DISCRETELY : English Turkish

adv. ayrı bir şekilde, farklı bir şekilde, kesintili bir şekilde

DISCRETENESS : English Turkish

n. ayrı olma durumu, farklı olma durumu, kesintili olma durumu

DISCRETION : English Turkish

n. ihtiyat, tedbir, aklıselimlik, takdir, erginlik, sağduyulu olma, temyiz gücü, incelik, naziklik, ağzı sıkılık, hoşgörü

DISCRETION IS THE BETTER PART OF VALOR : English Turkish

asiret cesaretten sayılır, cesaretin çoğu basirettir

DISCRETIONAL : English Turkish

adj. isteğe bağlı, isteğe kalmış, kendi kararına kalmış, kendi takdirine bağlı

DISCRETIONARY : English Turkish

adj. isteğe bağlı, ihtiyari

DISCRETIONARY CLAUSE : English Turkish

n. isteğe bağlı koşul

DISCRETIONARY SPENDING : English Turkish

n. zorunlu olmayan harcamalar

DISCRIMINATE : English Turkish

v. ayırdetmek, ayrıcalık yapmak, fark gözetmek, ayırt etmek, ayrı tutmak; farklı muamele etmek

DISCRIMINATE AGAINST : English Turkish

-e karşı ayrımcılık yapmak,
e karşı ayrımcılık uygulamak

DISCRIMINATE AGAINST SMB : English Turkish

v. fark gözetmek, kötü davranmak

DISCRIMINATE BETWEEN : English Turkish

farklı muamele etmek, ayrım yapmak

DISCRIMINATE FAVOR OF SMB : English Turkish

v. lehinde taraflı davrnamak, ayrıcalık yapmak

DISCRIMINATED AGAINST : English Turkish

kendisine karşı ayrımcılık yapılmış, kendisine karşı ayrımcılık uygulanmış, ayrımcılığa maruz bırakılmış

DISCRIMINATELY : English Turkish

adv. ayrıca, ayrı bir şekilde, ayırarak, farklı bir şekilde, ayrım uygulayarak

DISCRIMINATING : English Turkish

adj. fark gözeten, ayıran, ayrıcalık yapan, farkı görebilen, ayırıcı, seçici

DISCRIMINATINGLY : English Turkish

adv. ayırıcı bir şekilde, ayrım yaparak; analitik bir şekilde, çözümsel bir şekilde; seçici bir şekilde

DISCRIMINATION : English Turkish

n. ayırt etme, fark gözetme, ayrıcalık yapma, ayırma yetkisi