Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISCRIMINATIONAL : English Turkish

adj. ayrımcı, ayrımcılık uygulayan

DISCRIMINATIVE : English Turkish

adj. fark gözeten, ayrım yapan, ayrıcalık yapan, ayırt edebilen

DISCRIMINATOR : English Turkish

n. farklılıkları görebilen kimse veya şey; sezgi gösteren kimse veya şey; ayıran, ayrımcılık uygulayan

DISCRIMINATORY : English Turkish

adj. ayrımcı, fark gözeten, ayrım yapan, ayrıcalık yapan, ayırt edebilen

DISCRIMINATORY ALLOCATION : English Turkish

ayrımcı tahsis, önyargılarla yapılan tahsis, bir grubun lehine davranırken diğerini ihmal etme veya cezalandırma

DISCROWN : English Turkish

v. tahttan indirmek, tacından etmek

DISCURSION : English Turkish

n. farklı konular kapsayan tartışma; bir konudan diğer konuya geçme eğilimi

DISCURSIVE : English Turkish

adj. tutarsız, yersiz; konudan konuya geçen

DISCURSIVELY : English Turkish

adv. alternatif bir şekilde, dönüşümlü bir şekilde, dağınık bir şekilde

DISCURSIVENESS : English Turkish

n. bir konudan diğerine atlama eğilimi

DISCUS : English Turkish

n. disk [spor.]

DISCUS THROW : English Turkish

disk atma, metal bir diskin olabildiğince uzağa atıldığı spor karşılaşması

DISCUSS : English Turkish

v. tartışmak, görüşmek; tadına varmak, tadını çıkarmak

DISCUSS AT LENGTH : English Turkish

enine boyuna tartışmak, uzun bir süre tartışmak, uzun uzadıya tartışmak, derinlemesine tartışmak

DISCUSS OVER DINNER : English Turkish

akşam yemeğinde tartışmak, akşam yemeği yerken bir konuda konuşmak

DISCUSS THINGS OVER A BOTTLE : English Turkish

şişe eşliğinde görüşmek, şarap veya likör içerken konuşmak

DISCUSSABLE : English Turkish

adj. konuşulabilir, tartışılabilir

DISCUSSANT : English Turkish

n. katılımcı, konuşmacı, bir tartışmaya katılan kimse

DISCUSSION : English Turkish

n. tartışma, görüşme, münazara, müzakere, bahis

DISCUSSION GROUP : English Turkish

tartışma grubu, belirli bir konuda tartışma gerçekleştiren forum (internette de bulunur)

DISCUTIENT : English Turkish

n. diskutyent, tümörleri çözen madde

DISDAIN : English Turkish

n. tepeden bakma; küçümseme; kibir, tenezzül etmeme

DISDAIN : English Turkish

v. hafife almak, küçümsemek; tenezzül etmemek; reddetmek

DISDAINFUL : English Turkish

adj. küçümseyen, hafife alan; tenezzül etmeyen, kibirli, mağrur

DISDAINFULLY : English Turkish

adv. hor görerek, küçümseyerek, tepeden bakarak