Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DISPARATENESS : English Turkish

n. farklılık, farklı olma durumu

DISPARITY : English Turkish

n. fark, farklılık, eşitsizlik; uyumsuzluk

DISPARITY IN AGE : English Turkish

n. yaş farkı

DISPART : English Turkish

v. ayırmak, bölmek, parçalar ayırmak

DISPASSION : English Turkish

n. hislerine kapılmama; tarafsızlık, objektivite

DISPASSIONATE : English Turkish

adj. serinkanlı, sakin, hissiz; tarafsız

DISPASSIONATELY : English Turkish

adv. serinkanlılıkla; tarafsızca; duygularına kapılmadan

DISPASSIONATENESS : English Turkish

n. hislerine kapılmama, tutkularına kapılmama

DISPATCH : English Turkish

n. yollama, sevk; acele, hız; mesaj, telgraf çekme; öldürme, idam; harekât raporu

DISPATCH : English Turkish

v. göndermek, sevketmek, yollamak; halletmek; yalayıp yutmak; silip süpürmek; öldürmek, idam etmek; telgraf çekmek

DISPATCH BOAT : English Turkish

kurye botu, avizo

DISPATCH BOX : English Turkish

evrak sandığı, evrak çantası

DISPATCH CASE : English Turkish

n. evrak çantası

DISPATCH NOTE : English Turkish

n. irsaliye, gönderme belgesi

DISPATCH RIDER : English Turkish

haberci, ulak

DISPATCHER : English Turkish

n. sevk memuru; hareket memuru; üretim plânlama şefi

DISPATCHES : English Turkish

n. harekât raporu

DISPATCHING : English Turkish

adj. gönderme ile ilgili, göndermeye özgü, sevkiyat ile ilgili

DISPEACE : English Turkish

n. barışsızlık, katılmama, ihtilaf, çekişme

DISPEL : English Turkish

v. gidermek, defetmek, dağıtmak

DISPELLING : English Turkish

n. dağıtma; kovma, def etme, giderme

DISPELLING ILLUSIONS : English Turkish

yıkıcı yanlış kanılar, dağıtıcı yanılsamalar

DISPEND : English Turkish

v. harcamak, savurmak, tüketmek, boş yere harcamak

DISPENSABLE : English Turkish

adj. olmasa da olabilir, vazgeçilebilir, elzem olmayan

DISPENSARY : English Turkish

n. dispanser, askeri revir, askeri eczane