English Turkish
DISPENSATION : English Turkish
n. dağıtım, dağıtma, muafiyet, hariç tutma; bağışıklık; kader; yazgı, vazgeçme
DISPENSATION OF JUSTICE : English Turkish
adalet dağıtımı
DISPENSATORY : English Turkish
n. kodeks, ilaç kitabı; klinik
DISPENSE : English Turkish
v. dağıtmak; uygulamak; ilaç hazırlamak; bağışlamak; hariç tutmak
DISPENSE JUSTICE : English Turkish
v. adalet dağıtmak
DISPENSE WITH : English Turkish
vazgeçmek, olmadan da yapabilmek
DISPENSER : English Turkish
n. eczacı, dağıtıcı âlet
DISPENSING CHEMIST : English Turkish
n. eczacı, ilaç hazırlayan kimyager
DISPEOPLE : English Turkish
v. nüfusu azaltmak
DISPERMY : English Turkish
n. dispermi, bir yumurtanın iki spermatozoa ile döllenmesi (Biyoloji)
DISPERSAL : English Turkish
n. dağılma, yayılma, dağıtım
DISPERSAL APRON : English Turkish
n. uçakların hava hücumuna karşı dağıtıldıkları saha
DISPERSAL AREA : English Turkish
n. uçakların hava hücumuna karşı dağıtıldıkları saha
DISPERSANT : English Turkish
n. dağıtıcı, dağıtan, yayan, yayıcı, dağıtan karışım, farklı yönlere dağıtan şey (Kimya)
DISPERSE : English Turkish
v. dağıtmak, gidermek, yaymak, dağılmak, yayılmak; açılmak; serpilmek
DISPERSE A DEMONSTRATION : English Turkish
ir gösteriyi dağıtmak, bir protestoyu dağıtmak, bir mitingi dağıtmak, bir gösteriye katılan insanları dağıtmak
DISPERSE DEMONSTRATORS : English Turkish
göstericileri dağıtmak, protestocuları dağıtmak, bir meseleyle ilgili protesto gösterisi yapan insanları dağıtmak
DISPERSE PEACEFULLY : English Turkish
olaysız bir şekilde dağılmak, olay çıkarmadan dağılmak
DISPERSED : English Turkish
adj. dağınık
DISPERSED THE DEMONSTRATION : English Turkish
gösteriyi dağıttı, protesto gösterisini dağıttı
DISPERSED THE DEMONSTRATORS : English Turkish
göstericileri dağıttı, protestocuları dağıttı, bir meseleyle ilgili protesto gösterisi yapan insanları dağıttı
DISPERSEDLY : English Turkish
adv. dağınık olarak
DISPERSER : English Turkish
n. dağıtan kimse veya şey, dağıtıcı, dağıtan
DISPERSING LENS : English Turkish
dağıtıcı mercek, dağıtan lens, ışığı farklı renk ışınlarına bölen lens
DISPERSION : English Turkish
n. dağıtım, dağılma, dağılım, dağınıklık; yahudilerin sürgün sonrası dağılmaları
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani