Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
DORSETSHIRE : English Turkish

n. britanya kontluğu

DORSI : English Turkish

pref. sırtın, sırt ile ilgili, sırta özgü

DORSIFLEXION : English Turkish

n. dorsifleksiyon, arkaya doğru bükülme

DORSIFLEXOR : English Turkish

n. arkaya doğru büken kas

DORSILATERAL : English Turkish

adj. sırta ve yana ait, sırt ve yan ile ilgili

DORSISPINAL : English Turkish

adj. sırt ile ve belkemiği ile ilgili, sırta ve belkemiğine özgü

DORSO : English Turkish

pref. sırt, arka

DORSOLATERAL : English Turkish

adj. sırta ve yana ait, sırt ve yan ile ilgili

DORSOLUMBAR : English Turkish

adj. sırta ve kalçalara ait, sırt ve kalçalar ile ilgili

DORSOVENTRAL : English Turkish

adj. sırt ve mide ile ilgili

DORSOVENTRALLY : English Turkish

adv. sırt ve mideye doğru

DORSUM : English Turkish

n. sırt, arka, geri

DORY : English Turkish

n. küçük altı düz kayık; dülgerbalığı [zool.]

DOS : English Turkish

"disk operating system (disk işletim sistemi)", bir bilgisayar işletim sistemi türü (Bilgisayar)

DOS AND DON'TS : English Turkish

n. yapılması ve yapılmaması gerekenler, düzenlemeler, bir otorite tarafından düzenlenen yönergeler; davranış kuralları

DOS ENVIRONMENT : English Turkish

DOS ortamı, DOS işletim sistemiyle çalışan bilgisayar çalışma ortamı

DOS PROMPT : English Turkish

DOS komut istemi, DOS işletim sisteminin komut sistemi, DOS'ta boşluktan hemen önce yer alan ve komutların yazıldığı simge

DOS PROTECTED MODE INTERFACE : English Turkish

DOS Korumalı Mod Arabirimi, her program için ayrılmış belirli miktarda hafıza olduğu için aralarında karışma ya da kesişme olmadan aynı anda kullanılabilmesini sağlayan DOS arabirimi, DPMI

DOS SHELL : English Turkish

DOS kabuğu, DOS çerçevesi, DOS sistemine bir çerçeve sağlayan program

DOSA : English Turkish

n. (Hindistan Mutfağı) baharatlanmış sebze veya et ile doldurulmuş pirinçli gözleme veya bazlama

DOSAGE : English Turkish

n. dozaj, doz ayarlama, doz; azıcık şey, bir parça

DOSE : English Turkish

n. doz, bir parça; cinsel hastalık kapma; kamışı kırma

DOSE : English Turkish

v. dozunu ayarlamak; belli ölçüde ilaç vermek; şaraba alkol katmak

DOSE OF CLAP : English Turkish

n. belsoğukluğu, cinsel hastalık kapma, kamışı kırma

DOSER : English Turkish

n. dozcu, dozaja karar veren kimse, miktarı ayarlayan kimse