Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

EXTENSIVE DAMAGE : English Turkish

geniş şekilde hasar, büyük zarar, dikkate değer hasar

EXTENSIVE KNOWLEDGE : English Turkish

engin bilgi, büyük bilgi, hatırısayılır ölçüde bilgi veya anlayış

EXTENSIVE SUBJECT : English Turkish

yaygın konu, geniş kapsamlı bir şekilde okullarda öğretilen çalışma konusu

EXTENSIVELY : English Turkish

adv. yaygın olarak, uzatılmış olarak, geniş olarak

EXTENSIVENESS : English Turkish

n. genişlik, yaygınlık, uzunluk, ferahlık

EXTENSOMETER : English Turkish

n. metallerin veya diğer malzemelerin büzüşme ve genleşmesindeki küçük artışları ölçen alet

EXTENSOR : English Turkish

n. uzatıcı kas, ekstensor

EXTENT : English Turkish

n. uzunluk; genişlik; yükseklik; alan; boyut, kapsam; derece, ölçü

EXTENUATE : English Turkish

v. hafifletmek, mazur göstermek, hafife almak, ciddiye almamak

EXTENUATING : English Turkish

adj.
'ın ciddiyetini azaltan (bir faaliyetin veya suçun); yapılan hareketin ciddiyetini azaltmak için kısmen özürler veya sebepler sunan

EXTENUATING CIRCUMSTANCES : English Turkish

n. hafifletici nedenler

EXTENUATION : English Turkish

n. hafifletme, hafife alma, ciddiye almama

EXTENUATORY : English Turkish

adj.
'ın ciddiyetini azaltan (bir faaliyetin veya suçun); küçülten, incelten (Arkaik)

EXTERIOR : English Turkish

n. dışarı, dış taraf, dış ilişkiler, dış çekim

EXTERIOR : English Turkish

adj. dış, dış kaynaklı, harici, dış ülkelerle olan

EXTERIOR ANGLE : English Turkish

dış açı, bir geometrik şelkin dış tarafındaki açı

EXTERIOR BALLISTICS : English Turkish

harici balistikler, bir merminin silahın namlusunu terkettikten sonraki hareketini inceleyen bilim

EXTERIOR SHOT : English Turkish

dış mekan fotografı, dış mekanlarda çekilen fotograf

EXTERIORITY : English Turkish

n. yüzey, satıh, dış görünüş; dışarılık; dış görünüş; dışarda olan şey, hariç olan şey

EXTERIORIZATION : English Turkish

n. dışlama, yabancılaştırma, yabancılaştırma işlemi, hariç tutma süreci

EXTERIORIZE : English Turkish

v. dışlamak, dışa vurmak, çıkarmak, ortaya çıkarmak (ayrıca exteriorise)

EXTERIORLY : English Turkish

adv. dışardan, harici olarak

EXTERMINATE : English Turkish

v. yok etmek, imha etmek, kökünü kurutmak, öldürmek, mahvetmek

EXTERMINATE CAMP : English Turkish

v. ölüm kampı

EXTERMINATION : English Turkish

n. yok etme, imha