Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AMBROSIA : English Turkish

n. ölümsüzlük yemeği [mit.], tanrı yemeği [mit.]; çok lezzetli yemek, tadı ve kokusu güzel şey

AMBROSIAL : English Turkish

adj. nefis, mükemmel, güzel tatlı

AMBROSIALLY : English Turkish

adv. mükemmel bir şekilde, leziz bir biçimde, harika koku veya tat ile

AMBROTYPE : English Turkish

n. ambrotype, açık bölümlerin gümüş şeklinde koyu bölümlerin ise siyah zemine karşı saydam cam olarak temsil edildiği cam plaka üzerinde yapılmış fotoğraf (Sanat)

AMBRY : English Turkish

n. ambar, antrepo, kiler; sürahi, tas (kilisede)

AMBULANCE : English Turkish

n. ambulans, cankurtaran; gezici hastane

AMBULANCE CHASER : English Turkish

n. ambulans takipçisi, (Kuzey Amerika Argosu) kaza kurbanlarını takip eden, şikayetçi olarak zarar masrafları ödetme ve tazminat davası açmaya teşvik eden avukat

AMBULANCE CHASING : English Turkish

n. ambulans takibi, (Kuzey Amerika Argosu) kaza kurbanlarını takip ederek, zarar masrafları ödetmeleri için şikayetçi olmalarını ve tazminat davası açmalarına teşvik eden avukatlar tarafından yapılan ambulans takibi

AMBULANCE STATION : English Turkish

n. ilk yardım istasyonu

AMBULANCEMAN : English Turkish

n. sedyeci, (İngiltere İngilizcesi) yardımcı sağlık hizmeti veren kimse, acil tıbbi müdahale sağlaması için eğitim almış olan kişi

AMBULANCEWOMAN : English Turkish

n. bayan sedyeci, (İngiltere İngilizcesi) yardımcı sağlık hizmeti veren kadın, acil tıbbi müdahale sağlaması için eğitim almış olan kadın

AMBULANT : English Turkish

adj. gezici, seyyar, ayakta tedavi edilen, hastanın yatmasını gerektirmeyen

AMBULANT PATIENTS : English Turkish

n. ayakta tedavi gören hastalar

AMBULATE : English Turkish

v. gezmek, yürümek, dolaşmak, dolaşıp durmak

AMBULATION : English Turkish

n. dolaşma, bir yerden başka bir yere yürüme süreci

AMBULATOR : English Turkish

n. yürüyen mesafe ölçeri, dolaşıp duran kimse; yürünen mesafeyi ölçen cihaz

AMBULATORY : English Turkish

n. kemerli yol

AMBULATORY : English Turkish

adj. gezici, seyyar, gezilebilir, ayakta tedavi edilen

AMBULATORY CARE : English Turkish

ayakta tedavi, ayakta bakım, yatalak olmayan hastalara uygulanan tıbbi tedavi

AMBULATORY PATIENT : English Turkish

yürüyebilen hasta ve yaralı, hastanede tedavi edilen ancak gece hastaneden yatırılmayan kimse

AMBULOCETUS : English Turkish

n. Eosen Evre’nin yüzen ve karada yürüyebilen ilkel bir türü su memelisi

AMBUSCADE : English Turkish

n. tuzak, pusu, pusuya yatmış askerler

AMBUSCADE : English Turkish

v. pusuya yatmak, tuzak kurmak, pusuya düşürmek, tuzağa düşürmek, pusuya yerleştirmek

AMBUSCADER : English Turkish

n. pusu kuran, tuzak kuran, saldırgan kişi, baskın yapmak için saklanıp bekleyen kimse

AMBUSH : English Turkish

n. tuzak, pusu, pusuya yatmış askerler