English Turkish
GNATHION : English Turkish
n. gnatyon, çene kemiğinin alt kısmında bulunan nokta (Anatomi)
GNAW : English Turkish
v. kemirmek, acıtmak, eziyet vermek
GNAW INTO : English Turkish
v. aşındırmak
GNAWED AT HIM : English Turkish
içini kemirdi, onun canını sıktı, aklındaydı, ona acı çektirdi, içi içini yedi
GNAWER : English Turkish
n. kemirgen
GNAWING : English Turkish
n. kemiren şey, kurt, eziyet, acı, kemirme
GNAWING : English Turkish
adj. kemiren
GNAWINGLY : English Turkish
adv. kemirerek, yavaş yavaş tüketerek; aşındırıcı bir şekilde
GNEISS : English Turkish
n. gnays
GNOME : English Turkish
n. cüce, cin, banker (uluslararası), vecize, özdeyiş, atasözü, hikmet
GNOMELIKE : English Turkish
adj. cüce gibi, cüceye benzeyen, cine benzeyen
GNOMIC : English Turkish
adj. özdeyişli, vecizeler ile tanımlanan, vecize kabilinden; cücelere ait veya ilgili, cinlere ait veya ilgili
GNOMICAL : English Turkish
adj. özdeyişli, vecize kabilinden; kısa ve özlü, özdeyişlerle ilgili veya özdeyişler içeren
GNOMISH : English Turkish
adj. cüce gibi, cin gibi
GNOMON : English Turkish
n. güneş saati mili
GNOSIS : English Turkish
n. ruhani bilgi
GNOSTIC : English Turkish
adj. ruhani bilgiye ait
GNOSTICISM : English Turkish
n. gnostisizm tarikatı
GNP : English Turkish
gayri safi milli hasıla, belli bir dönemde bir ülke tarafından üretilen malların ve hizmetlerin tamamı (genellikle bir yıl)
GNU : English Turkish
n. Gnu Unix Değildir, (Bilgisayar) Richard Stallman tarafından kurulan UNIX'e benzeyen ve ilk ödeme karşılığında ücretsiz dağıtılabilen, değiştirilebilen ve kopyalanabilen işletim sistemi (Free Software Foundation tarafından geliştirilmiştir)
GNU : English Turkish
n. gnu, antilop (afrika)
GNU'S NOT UNIX : English Turkish
n. Gnu Unix Değildir, (Bilgisayar) GNU, Richard Stallman tarafından kurulan UNIX'e benzeyen ve ilk ödeme karşılığında ücretsiz dağıtılabilen, değiştirilebilen ve kopyalanabilen işletim sistemi (Free Software Foundation tarafından geliştirilmiştir)
GO : English Turkish
n. gitme, gidiş; güdü, gayret; başarı; bardak; deneme, girişim; tutulma; porsiyon; moda
GO : English Turkish
v. gitmek; başlamak; girmek; geçmek; uymak, yayılmak; olmak, haline gelmek; tükenmek; sonuçlanmak; kaybolmak; ölmek; koyulmak; yapılmak; bahse girmek, iddiaya girmek, işlemek
GO ABOUT : English Turkish
dolaşmak, ele almak, yaygın olmak, salgın olmak, gezmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani