Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HAVE TOO MANY IRONS IN THE FIRE : English Turkish

kırk tarakta bezi olmak, bir kerede birçok şey yapmak

HAVE TWO LEFT FEET : English Turkish

v. (Argo) beceriksiz olmak, hantal yada sakar olmak

HAVE WASHED : English Turkish

v. yıkatmak

HAVE WEIGHT WITH : English Turkish

v. üzerinde etkisi olmak

HAVE WORDS : English Turkish

tartışmak, ağızdalaşı yapmak, atışmak, münakaşa etmek

HAVE WORDS WITH SMB : English Turkish

v. atışmak, tartışmak

HAVE YOU ANYTHING TO DECLARE? : English Turkish

deklare edeceğiniz herhangi bir şey var mı? bildireceğiniz vergiye tabi eşyalarınız/mallarınız mevcut mu? (bir ülkeye giriş veya çıkış yaparken gümrük yetkilileri tarafından sorulan soru)

HAVE YOU CHECKED THE LOST AND FOUND : English Turkish

kayıp eşya bürosuna baktınız mı

HAVE YOU EVER BEEN TO THE USA : English Turkish

hiç amerika'da bulundunuz mu

HAVE YOU GOT A CAMERA WITH AN AUTOMATIC LIGHT METER : English Turkish

otomatik ışık ölçerli bir kameranız var mı

HAVE YOU GOT A LOCAL WINE : English Turkish

yerel şarabınız var mı

HAVE YOU GOT AN ORIGINAL COGNAC : English Turkish

orijinal konyağınız var mı

HAVE YOU GOT ANY FLASHLIGHT BATTERIES : English Turkish

flaş için piliniz var mı

HAVE YOU GOT ANY GOLD COINS : English Turkish

altın paranız var mı

HAVE YOU GOT ANY GOLD CUFFLINKS : English Turkish

altın kol düğmeniz var mı

HAVE YOU GOT ANY GOLD EARRINGS : English Turkish

altın küpeniz var mı

HAVE YOU GOT SILVERWARE IN THAT PATTERN : English Turkish

u desende gümüş takım var mı

HAVE YOU KILLED AND ALSO TAKEN POSSESSION? : English Turkish

Hem öldürüp hem de malına mı sahip oldun? sadece birini öldürmekle kalmayıp aynı zamanda onun malına da el koymuş olabilir misin? (aşırı aç gözlü ve hırslı biri için söylenen İncille ilgili olan ifade)

HAVE YOU PREVIOUSLY BEEN TREATED FOR IT : English Turkish

unun için daha önceden bir tedavi gördünüz mü

HAVEL : English Turkish

n. Havel, soyadı; Vaclav Havel (1936 doğumlu), hükümeti devirmek suçuyla tutuklanan Çek oyun yazarı, eski Çekoslovakya'nın son (1989–1992) ve Çek Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı (1993–2003); kuzeydoğu Almanya'da bir nehir

HAVELOCK : English Turkish

n. şapkaya takılan örtü

HAVEN : English Turkish

n. sığınak, barınak, liman

HAVEN'T : English Turkish

v. yok, olumsuz (geçmiş zamanı göstermek için başka bir fiil ile birlikte kullanılır); sahip olmamak

HAVER : English Turkish

n. boş lâf

HAVER : English Turkish

v. boş konuşmak