English Turkish
HEMATOCYTE : English Turkish
n. hemosit, kan gözesi, kan hücresi, kan yuvarı
HEMATOGENOUS : English Turkish
adj. hematojen, kanda oluşmuş, kandan gelen, kan kökenli
HEMATOID : English Turkish
adj. hematoid, kanımsı, kansı, kana benzeyen, kan benzeri
HEMATOLOGIC : English Turkish
adj. hematolojik, hematoloji (kan bilimi) ile ilgili, kanı ve kan hastalıklarını inceleyen bilim dalına özgü
HEMATOLOGIC LABORATORY : English Turkish
hematolojik laboratuvar, kanın ve kan hastalıklarının araştırıldığı laboratuvar
HEMATOLOGICAL : English Turkish
adj. hematolojik, hematoloji (kan bilimi) ile ilgili, kanı ve kan hastalıklarını inceleyen bilim dalına özgü
HEMATOLOGIST : English Turkish
n. hematolojist, hematoloji uzmanı, hematoloji (kan bilimi) uzmanı, kanı ve kan hastalıklarını inceleyen bilim dalı ile uğraşan kimse
HEMATOLOGY : English Turkish
n. hematoloji, kanbilim
HEMATOMA : English Turkish
n. hematoma, kan çıbanı, kan topağı, kanın vücudun bir yerinde toplanması, kan toplanmasından kaynaklı şişkinlik (haematoma olarak da yazılır)
HEMATOPOIESIS : English Turkish
n. hematopoez, kan hücrelerinin oluşması, kan hücrelerinin gelişmesi (Tıp)
HEMATOPOIETIC : English Turkish
adj. kan hücrelerinin oluşması ile ilgili, kan hücrelerinin gelişimine özgü; kan hücresi yapan (Tıp)
HEMATOPOIETIC TISSUE : English Turkish
n. kan hücresi yapan doku, içinde yeni kan hücreleri oluşan doku
HEMATOSIS : English Turkish
n. hematoz, kan dönüşümü, kan oluşumu, kan üretimi, hematopoez (Kanbilimi); arteriyalizasyon, kirli kanın arteryal kana dönüşmesi; kan hücreleri oluşumu, kan hücreleri gelişimi (Tıp)
HEMATOTHERMAL : English Turkish
adj. hematotermal, sıcak kanlı, kanı sıcak olan
HEMATOXYLIN : English Turkish
n. hematoksilin, bakkam ağacından elde edilen ve çeşitli boya ve koyulaştırıcıların imalatında kullanılan şeffaf bir madde (Kimya)
HEMATOZOON : English Turkish
n. hematozoon, kan asalağı, kan paraziti, kanda bulunan bir asalak
HEMATURIA : English Turkish
n. hematüri, idrarda bulunan kan, kanlı idrar, idrarda kan bulunması
HEME : English Turkish
n. hem, alsı, hemoglobinde bulunan madde
HEMERALOPIA : English Turkish
n. hemeralopi, gündüz körlüğü, gündüz görmeme durumu, ışık körlüğü, parlak ışık altında ciddi görme sorunları yaşanan durum
HEMERALOPIC : English Turkish
adj. hemeralopik, gündüz körü, gündüz göremeyen, ışık körü, parlak ışık altında ciddi görme sorunları yaşayan kimse
HEMI : English Turkish
pref. yarım, yarı
HEMIACETAL : English Turkish
adj. hemiasetal, yan asetal, yarım asetal, organik bileşimler sınıfından herhangi biri (Kimya)
HEMIANOPIA : English Turkish
n. hemianopi, yarı körlük, görüş alanının yarısının kaybedildiği körlük durumu (hemianopsia olarak da yazılır)
HEMIANOPSIA : English Turkish
n. hemianopi, yarı körlük, görüş alanının yarısının kaybedildiği körlük durumu (hemianopia olarak da yazılır)
HEMIANOPTIC : English Turkish
adj. hemianoptik, yarı körlük ile ilgili, görüş alanının yarısının kaybedildiği körlük durumu ile ilgili
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani