Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
HERBIVOROUSLY : English Turkish

adv. otobur bir şekilde, otçul bir şekilde

HERBIVORY : English Turkish

n. otçulluk, otçul olma durumu, otoburluk, ot yiyen olma durumu, bitkilerle beslenme durumu; yabani ot benzeri sebzeler tüketme

HERBORIZE : English Turkish

v. bitki incelemek, bitki toplamak, bilimsel amaçlarla bitki incelemek veya toplamak

HERBY : English Turkish

adj. bitkiye ait, ot

HERCULEAN : English Turkish

adj. herkül gibi, herkül'e ait

HERCULEAN : English Turkish

adj. herkülvari, herkül gibi, çok güçlü ve cesur; büyük, muazzam, dev gibi; aşırı derecede zor (görev)

HERCULES : English Turkish

n. Herkül takımyıldızı [astr.], Herkül [mit.]

HERCULES GRAPHICS ADAPTER : English Turkish

Hercules video kartı, siyah ve beyaz görüntüler gösteren eski grafik bağdaştırıcı

HERD : English Turkish

n. sürü, topluluk

HERD : English Turkish

v. gütmek, sürmek, toplamak, toplanmak, eşlik etmek

HERD INSINCT : English Turkish

n. sürü içgüdüsü

HERD INSTINCT : English Turkish

sürü içgüdüsü, sürü psikolojisi, hayvanların sürünün geri kalanını takip etme eğilimi (çoğunlukla bir kalabalığın düşüncesizce taraftarlığını anlatmak için kullanılır)

HERD REGISTER : English Turkish

n. sürü kaydı, soy kaydı, soy kitabı, evcil hayvanlarının özellikle de sığır ve domuzların cinslerini içeren kitap

HERDBOOK : English Turkish

n. sürü kaydı, soy kaydı, soy kitabı, evcil hayvanlarının özellikle de sığır ve domuzların cinslerini içeren kitap

HERDER : English Turkish

n. çoban, sığırtmaç, sürü güden kimse, sürü idare eden kimse

HERDIC : English Turkish

adj. giriş kapısı arkada ve oturakları yanlarda olan iki veya dört tekerlekli bir taşıt

HERDSMAN : English Turkish

n. çoban, sığırtmaç, sığır çobanı, sürü sahibi

HERDSWOMAN : English Turkish

n. kadın çoban, sürü güden kadın, sürü idare eden kadın

HERDWICK : English Turkish

n. Herdwick koyunu, İngiltere lake District'e yerli olan sık kaba yünlü çetin koyun

HERE : English Turkish

adv. burada, işte, burda, buraya

HERE : English Turkish

interj. işte

HERE AND NOW : English Turkish

urada be hemen, derhal, hemen, anında, şu anda ve şimdi

HERE AND THERE : English Turkish

tek tük

HERE BELOW : English Turkish

u hayatta, bu dünyada

HERE HE IS : English Turkish

işte o burada, işte burada (bir kimsenin bulunduğu yere atfen)