English Turkish
HERMETICALLY : English Turkish
adv. hermetik bir şekilde, sızdırmaz bir şekilde, kapalı bir şekilde, tam sızdırmaz bir şekilde, hava geçirmez bir şekilde
HERMETICALLY CLOSED : English Turkish
hermetik bir kapatılmış, sızdırmaz bir şekilde kapatılmış, sıkı bir şekilde kapatılmış, tam sızdırmaz bir şekilde kapatılmış, hava geçirmez bir şekilde kapatılmış
HERMIT : English Turkish
n. inzivaya çekilmiş kimse, yalnız yaşayan kimse, topluluktan kaçan kimse, keşiş
HERMIT CRAB : English Turkish
n. pagurus
HERMITAGE : English Turkish
n. keşiş kulübesi, inziva yeri
HERMITAGE : English Turkish
n. keşiş kulübesi, bir keşişin yaşadığı yer; inziva, inziva yeri, izole yaşam yeri
HERMITE : English Turkish
n. Hermite, soyadı; Charles Hermite (
1901), Fransız matematikçi, ilk asal sayının bulucusu
HERMITE CONJUGATE : English Turkish
Hermit eşleniği, eklenik, yeri değiştirilmiş eşlenik, satırlar ve sütunlar arasında yer değişimi yaptıktan ve bir matrisin öğelerini bu karışık eşleniklerle değiştirdikten sonra elde edilen matris
HERMITIC : English Turkish
adj. hermitik, gizli bir dinsel düzen yaşamı süren bir kimseyle ilgili; keşişvari, izole bir yaşam süren bir kimseyle ilgili, dinî nedenlerden dolayı toplumdan uzaklaşma ile ilgili
HERMON : English Turkish
n. Hermon, Kuzey İsrail'de bulunan dağ
HERN : English Turkish
n. balıkçıl kuşu (Eski Kullanım), uzun bacakları ve uzun bir boynu olan bir kuş türü
HERNAN CORTES : English Turkish
n. Hernan Cortes, (
1547) Aztekleri yenerek Meksika'yı fetheden İspanyol kâşif ve fatih (ayrıca Hernando Cortez)
HERNANDO : English Turkish
n. Hernando, erkek ismi
HERNANDO CORTEZ : English Turkish
n. Hernando Cortez, (
1547) Aztekleri yenerek Meksika'yı fetheden İspanyol kâşif ve fatih (ayrıca Hernan Cortes)
HERNANDO DE SOTO : English Turkish
Hernando de Soto, (
1542) Kuzey ve Güney Amerika kâşifi ve fatihi, Mississippi Nehrine ulaşan ilk Avrupalı (ABD)
HERNIA : English Turkish
n. fıtık
HERNIAL : English Turkish
adj. herniyal, fıtığa ait, fıtık ile ilgili, fıtığa özgü, fıtık özelliklerini taşıyan
HERNIAL TRUSS : English Turkish
n. fıtık korsesi
HERNIATE : English Turkish
v. fıtık olmak, anormal bir vücut açıklığından dışarı çıkmak (Tıp)
HERNIATED : English Turkish
adj. fıtık olmuş, bir organı veya dokusu kendisini çevreleyen duvardan dışarı fırlamış (Tıp); fıtık gibi dışarı çıkmış
HERNIATED DISC : English Turkish
n. fıtık disk, dışarı fırlamış disk, dışarı çıkmış disk, kaymış disk, belkemiği omurlarını birbirinden ayıran dokulardaki acılı bozulma
HERNIATION : English Turkish
n. fıtık oluşumu
HERNIORRHAPHY : English Turkish
n. herniyorafi, fıtık ameliyatı, fıtıklı olan bir bölgeyi tamir etmek için uygulanan cerrahi ameliyat, fıtık düzeltme operasyonu (Tıp)
HERNIOTOMY : English Turkish
n. herniyotomi, fıtık ameliyatı, fıtıklı olan bir bölgeyi tamir etmek için uygulanan cerrahi ameliyat, fıtık düzeltme operasyonu (Tıp)
HERO : English Turkish
n. kahraman, yiğit, alp
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani