English Turkish
HIGHWAYMAN : English Turkish
n. eşkıya, yol kesici, soyguncu
HIHI : English Turkish
n. (İnternet Argosu) haha, hehe (gülme sesi ifadesi olarak kullanılır)
HIJAB : English Turkish
n. başörtüsü, türban, Müslüman kadınlar tarafından saçlarını örtmek için kullanılan başörtüsü; Müslüman toplumlarda kadınların dışarıda usturuplu giyinme geleneği
HIJACK : English Turkish
n. uçak kaçırma, hırsızlık, gasp
HIJACK : English Turkish
v. uçak kaçırmak, kaçırmak, gaspetmek, çalmak
HIJACKER : English Turkish
n. hava korsanı, hırsız, gaspçı
HIJACKING : English Turkish
n. uçak kaçırma, gasp, hırsızlık
HIJIKI : English Turkish
n. yenilebilen siyah bir Japon deniz yosunu
HIJRA : English Turkish
n. Mohammed's flight from Mecca to Medina in 622 AD
HIJRAH : English Turkish
n. Hijra, Milattan Sonra 622 yılında Muhammed'in Mekke'den Medine'ye kaçışı
HIKE : English Turkish
n. yürüyüş, gezinti, uzun yürüyüş, yükselme, yukarıya çıkma
HIKE : English Turkish
v. yürümek, dolaşmak, gezmek, gezinti yapmak, yürüyüşe çıkmak, yukarı çekmek
HIKE UP : English Turkish
v. yukarı çekmek, yükseltmek
HIKER : English Turkish
n. uzun yürüyüşe çıkan kimse
HIKES PRICES : English Turkish
fiyatı yükseltiyor, fiyatları yüksek, piyasa fiyatından daha yükseğe satıyor
HIKING : English Turkish
n. yürüme, yürüyüş yapma, yürüyüşe çıkma, trekking; yükseltme, daha yüksek yapma (fiyat vs)
HIKING BOOTS : English Turkish
yürüyüş botları, yürüyüş ayakkabıları, arazi botları, özellikle kaba araziye göre tasarlanmış dayanıklı botlar
HIKING PRICES : English Turkish
fiyatları yükseltme, piyasa fiyatından daha yükseğe satma, fiyatları standart piyasa fiyatının üzerine çıkarma
HIKMET : English Turkish
n. Hikmet, Nazim Hikmet (
63) modern Türk şairi, Marksizm savunucusu ve Türk Komünist partisi üyesi
HILA : English Turkish
n. Hila, kadın ismi (İbranice)
HILAIRE GERMAIN EDGAR DEGAS : English Turkish
n. Hilaire Germain Edgar Degas, Edgar Degas (
1917), günlük hayattan manzaralar resmetmesiyle ünlü olan Fransız ressam ve heykeltıraş
HILARIOUS : English Turkish
adj. şamatalı, neşeli, eğlendirici, gürültülü
HILARIOUSLY : English Turkish
adj. neşeli bir şekilde, canlı bir şekilde, şen şakrak bir şekilde, eğlenceli bir şekilde
HILARIOUSNESS : English Turkish
n. neşelilik, canlı olma durumu, şen şakraklık, eğlenceli olma durumu
HILARITY : English Turkish
n. şamata, neşe, gürültülü eğlence
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani