English Turkish
IN A CIRCLE : English Turkish
daire çizen, daire içinde, etrafında dönen
IN A CLASS BY ITSELF : English Turkish
iricik, tek, eşsiz, başkasına bezemeyen, kendi sınıfında
IN A CLASS OF ONE'S OWN : English Turkish
n. türünün en iyisi, eşsiz, benzersiz
IN A CLEAR CONSCIENCE : English Turkish
açık alınla, suçluluk duymadan, vicdanı rahat bir şekilde, haklı olduğunu bilerek, haklılığının farkında olarak
IN A COUPLE OF MINUTES : English Turkish
adv. birkaç dakika içinde
IN A CRISIS : English Turkish
krizde, acil bir durumda, çıkmaz bir durumda, tatsız bir durumda
IN A CROW LINE : English Turkish
düz bir çizgide, düz bir hatta
IN A DAY OR TWO : English Turkish
adv. bir iki gün içinde
IN A DAZE : English Turkish
adv. şaşkınlıkla, şaşkınlık içinde, sersemlikle
IN A DELICATE SITUATION : English Turkish
hassas bir durumda, kırılgan bir halde, her an kötüye dönebilir bir şekilde, kolayca bozulabilir bir durumda
IN A DEMONSTRATIVE MANNER : English Turkish
gösteren bir şekilde, açığa vuran bir şekilde, duygularını açıkça ortaya koyan bir şekilde
IN A DIFFERENT CONSTELLATION : English Turkish
farklı durumlar altında, farklı koşullar altında, değişik bir zamanda
IN A DIFFERENT CONTEXT : English Turkish
farklı durumlar altında, farklı koşullar altında, değişik bir zamanda
IN A DILEMMA : English Turkish
çıkmaz bir durumda, krizde, acil bir durumda, tatsız bir durumda
IN A DORMANT STATE : English Turkish
uyku durumunda, hareketsiz bir halde, pasif bir durumda, aktif olmayan bir durumda
IN A FATHERLY MANNER : English Turkish
aba gibi, babacan bir şekilde, bir babanın davranacağı şekilde
IN A FEW WORDS : English Turkish
irkaç kelime ile, kısaca, özetle
IN A FIGURATIVE SENSE : English Turkish
mecazi bir şekilde, sembolik bir şekilde, simgesel bir şekilde, temsilî bir şekilde; betimleyici bir şekilde, tanımlayıcı bir şekilde
IN A FIX : English Turkish
(Eski Argo) hamile, çocuklu
IN A FIXED PATTERN : English Turkish
sabit örüntülü bir şekilde, belirlenmiş bir konfigürasyon halinde
IN A FLASH : English Turkish
ir anda, aniden, birdenbire, kaşla göz arasında
IN A FLAT SPIN : English Turkish
sorun içinde, problemli, sorunlu
IN A FOG : English Turkish
karışık, kafası karışmış; dumanlı, dumanla çevrilmiş, bulutlu
IN A FRIENDLY MANNER : English Turkish
dostça
IN A GENERAL SENSE : English Turkish
genel bir manada, genel bir anlamda, genel anlamda, gelen olarak konuşulacak olursa
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani