Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN A GENERIC SENSE : English Turkish

kapsamlı bir şekilde, genel bir halde, spesifik olmayan, özele indirgenmemiş bir halde

IN A GENUINE SENSE : English Turkish

samimi bir şekilde, içten bir şekilde, gerçek bir şekilde

IN A GLOW : English Turkish

adv. kor halinde, ateşli, hararetli, coşkulu

IN A GOOD BARGAINING POSITION : English Turkish

adj. avantajlı durumda

IN A GOOD LIGHT : English Turkish

iyi bir ışıkla, pozitif bir ışıkla, pozitif bir halde, olumlu bir şekilde, uygun bir halde

IN A GOOD MOOD : English Turkish

adj. keyifli, keyfi yerinde, havasında

IN A GREAT MEASURE : English Turkish

üyük derecede, çok fazla, çok büyük miktarda

IN A HOLE : English Turkish

sorun içinde, problemli, sorunlu, darda, zor bir durumda

IN A HURRY : English Turkish

acele

IN A JAM : English Turkish

aşı dertte, sorunlu, darda, zorda; acil bir durumda, aciliyet taşıyan bir halde

IN A JIFFY : English Turkish

hemen, derhal, bir anda, göz açıp kapayıncaya kadar, kaşla göz arasında

IN A LATHER : English Turkish

adv. ter içinde, heyecanlı, tedirgin

IN A LITTLE WHILE : English Turkish

kısa zamanda, kısa sürede

IN A LOW VOICE : English Turkish

alçak sesle, kısık sesle

IN A MANNER : English Turkish

ir şekilde, bir biçimde, bir halde, belli bir yolla, bir yöntemle

IN A MANNER OF SPEAKING : English Turkish

ir anlamda, sözün gelişi, tabiri caizse

IN A MASS : English Turkish

adv. topluca

IN A MERRY PIN : English Turkish

neşeli bir durumda, iyi bir ruh halinde, mutlu bir halde

IN THE INTERMEDIATE DAYS OF PASSOVER : English Turkish

Passover'ın (Fısıh Bayramı, İsrailoğullarının Mısırlılardan kurtuluşunun kutlandığı bir Musevi bahar bayramı) ilk günü ile son günü arasındaki günlerde, Passover'ın orta günlerinde

IN THE INTERMEDIATE DAYS OF SUCCOTH : English Turkish

Succot bayramının ilk günü ile son günü arasındaki günlerde, Succot bayramının orta günlerinde

IN THE KNOW : English Turkish

haberdar, bilgili, bilgisi olan, bilgi sahibi olan, sır olan veya çok az bilinen bir bilgiye sahip olan

IN THE LAND OF THE LIVING : English Turkish

yaşayanlar diyarında, canlılar memleketinde, yaşayan, canlı

IN THE LAST RESORT : English Turkish

son çare olarak

IN THE LEAST : English Turkish

en azından, minimum olarak, hiç olmazsa

IN THE LIGHT OF : English Turkish

-nın ışığında,
nın ışığı altında