Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LONDON CONFERENCE : English Turkish

Londra Konferansı, I. Dünya savaşı'nın Siyonizm üzerindeki etkilerinin tartışıldığı Siyonist hareketin dünya çapındaki ilk konferansı

LONDON INTER BANK OFFER RATE : English Turkish

Londra Bankalar Arası Kredi Faiz Oranı, Londra'da belirli zaman aralıkları için belirlenmiş bankalar arası kredi faizi

LONDON INTERBANK OFFERED RATE : English Turkish

n. Londra Bankalararası Kredi Faiz Oranı, krediler için büyük uluslararası bankaların birbirlerine uyguladıkları kredi faizi

LONDON PHILHARMONIC ORCHESTRA : English Turkish

Londra Filarmoni Orkestrası, Londra senfoni orkestrası

LONDONDERRY : English Turkish

n. kuzey İrlanda'da bir şehir (ayrıca Derry olarak ta bilinir); kuzey İrlanda'nın eski kırsal bölgesi; New Hampshire'da (ABD) bir kasaba

LONDONER : English Turkish

n. Londralı

LONDONISM : English Turkish

n. Londralılara ait özellik; sadece Londra’ya özgü olan konuşma biçimi

LONE : English Turkish

adj. yalnız, kimsesiz, tek

LONE ELECTRON : English Turkish

tek elektron, tek bir elektron, bir tek elektron

LONE SOLDIER : English Turkish

ülke içinde ailesi olmayan ve bu nedenle askeriye tarafından özel haklar ve ayrıcalıklar tanınan asker

LONE WOLF : English Turkish

yalnızlığı seven ve farklı düşünceleri olan kimse, çoğunluk tarafından kabul edilmeyen fikirlere sahip olan bireyci

LONELILY : English Turkish

adv. yalnız bir şekilde, kimsesiz olarak, yapayalnız

LONELINESS : English Turkish

n. yalnızlık

LONELY : English Turkish

adj. yalnız, yapayalnız

LONELY AT THE TOP : English Turkish

gerçek arkadaşlara sahip olmamaları nedeniyle en başarılı olan kişiler aynı zamanda en yalnız kişilerdir

LONELY OLD MAN : English Turkish

yalnız yaşlı adam, dini inançları nedeniyle evlenmemiş olan yaşlı adam, karısı olmayan yaşlı adam

LONELY PLANET : English Turkish

Yanlız Gezegen, popüler seyahat rehberleri markası

LONENESS : English Turkish

n. Yalnız olma durumu, yalnızlık, tek başına olma

LONER : English Turkish

n. yalnız yaşayan kimse, yalnızlığı seven kimse

LONESOME : English Turkish

adj. yalnız, yapayalnız

LONESOMELY : English Turkish

adv. yapayalnız, yalnız bir şekilde, kimsesiz olarak

LONESOMENESS : English Turkish

n. yalnızlık çekme, yalnızlık, arkadaşlık eksikliği; üzüntü

LONG : English Turkish

n. uzun zaman, uzun süre, uzunluk, uzun ses

LONG : English Turkish

v. arzu etmek, özlemini çekmek, gözlemek, hasret kalmak, hasret olmak, özlemek, susamak, istemek, can atmak

LONG : English Turkish

adj. uzun, uzun vadeli, büyük