Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LONG : English Turkish

adv. uzun zamandır, epeydir, çoktan

HOLD SMB. IN AWE : English Turkish

v. gözünde büyütmek

HOLD SMB. PRISONER : English Turkish

v. esir tutmak, rehine olarak tutmak

HOLD SMTH. IN DETESTATION : English Turkish

v. nefret etmek, iğrenmek

HOLD SMTH. IN TRUST : English Turkish

v. emaneten tutmak, emaneten yönetmek

HOLD SPELLBOUND : English Turkish

üyülemek, aklını almak, cezbetmek, etkilemek, hayran bırakmak

HOLD STILL : English Turkish

interj. kımıldama, kıpırdama, hareket etme

HOLD STRAIGHT : English Turkish

v. dik tutmak

HOLD SWAY : English Turkish

egemen olmak, yönetmek, etkilemeye devam etmek

HOLD SWAY OVER : English Turkish

v. hakim olmak, üzerinde etkili olmak

HOLD THE BABY : English Turkish

sonucuna katlanmak, neticesine katlanmak, sorumluluğunu almaya zorlamak

HOLD THE BALANCE OF POWER : English Turkish

güç dengesini sağlamak, karar verme elemanı olmak, tüm kontrolü elinde bulundurmak

HOLD THE CANDLE : English Turkish

ışık tutmak, yardım etmek, yardımcı olmak, hizmet etmek

HOLD THE FIELD : English Turkish

durumunu korumak, dayanmak, saldırılara karşı durmak

HOLD THE FORT : English Turkish

yokluğunda işi yürütmek, yerine bakmak

HOLD THE KEY TO POWER : English Turkish

güç anahtarını elinde bulundurmak, güce giden kapıyı tutmak, bir kimseyi güçlü veya etkili bir konuma yerleştirecek yetkiyi elinde bulundurmak

HOLD THE LINE : English Turkish

phr

HOLD THE LINE, PLEASE : English Turkish

hattı tutun lütfen

HOLD THE PASS : English Turkish

geçişi tutmak, geçidi tutmak, geçiş yerini savunmak

HOLD THE PURSE STRINGS : English Turkish

idareli olmak, parasını idareli harcamak

HOLD THE ROAD WELL : English Turkish

v. yol tutuşu iyi olmak, yolu iyi kavramak

HOLD THE SCALES EVEN : English Turkish

tarafsız olmak, adil olmak

HOLD THE TRUMP CARD : English Turkish

kozu elinde bulundurmak, kazanan kartı elinde tutmak; durumu kontrol etmek, durumu kontrol altına almak

HOLD TIGHT : English Turkish

v. sıkı tutmak, sıkmak

HOLD TOGETHER : English Turkish

v. tutarlı olmak, bir arada tutmak