English Turkish
HOMOZYGOUS : English Turkish
adj. homozigos, homozigotluk, homozigotik durumu, bir organizmanın kalıcı genetik özelliklerinin olması ve bu özelliklerin o organizmanın zürriyetine geçmesi durumu (Biyoloji)
HOMOZYGOUSLY : English Turkish
adv. homozigos bir şekilde, homozigotik bir şekilde, bir organizmanın kalıcı genetik özelliklerinin olması ve bu özelliklerin o organizmanın zürriyetine geçmesi durumu şeklinde (Biyoloji)
HOMUNCULE : English Turkish
n. cüce, küçük insan; insan cenini, insan fetusu
HOMUNCULUS : English Turkish
n. minyatür insan, cüce, cüce minyatür adam
HOMY : English Turkish
adj. ev gibi
HON. : English Turkish
adj. "honorable (saygın)", saygın, onurlu, saygı ve hayranlık hak eden; güvenilir, dürüst, doğru
HON. : English Turkish
n. "honorary (onursal)", onursal, fahri, onurlandırma işlevi gören; normal gerekliliklerin veya zorunlulukların yerine getirilmesine gerek kalmadan verilen, fahri olarak verilen (bir diploma vs); onursal olarak verilen bir unvan taşıyan veya böyle bir pozisyonda bulunan; bir kimsenin onuruna bağlı olan (bir zorunlulukta olduğu gibi)
HONCHO : English Turkish
n. şef, komutan, lider
HONDA : English Turkish
n. Honda, Tokyo merkezli otomobil üreten Japon şirketi (Japonya), kamyon ve motosiklet üreticisi; Japonya'daki bu fabrika tarafından üretilen araba ve motosiklet; soyadı
HONDA : English Turkish
n. bir ipin sonuna konulan ve içinden ilmek geçirilebilen düğüm
HONDA MOTOR CO., LTD. : English Turkish
n. Honda Motor Ltd. Şti., Tokyo merkezli otomobil üreten Japon şirketi (Japonya), kamyon ve motosiklet üreticisi
HONDURAN : English Turkish
n. Honduraslı
HONDURAN : English Turkish
adj. Honduraslı, Honduras
HONDURANEAN : English Turkish
n. Honduraslı, Honduras vatandaşı (Orta Amerika'da bir ülke)
HONDURANEAN : English Turkish
adj. Honduras'a özgü, Honduras'a ait (Orta Amerika'da bir ülke)
HONDURANIAN : English Turkish
n. Honduraslı, Honduras vatandaşı (Orta Amerika'da bir ülke)
HONDURANIAN : English Turkish
adj. Honduras ile ilgili, Honduras' a özgü (Orta Amerika'da bir ülke)
HONDURAS : English Turkish
n. Honduras
HONE : English Turkish
n. bileği taşı
HONE : English Turkish
v. bilemek
HONE IN : English Turkish
-e odaklanmak,
e konsantre olmak,
e fokuslanmak; işe koyulmak, işe girişmek
HONE STONE : English Turkish
n. bileme taşı, bileme için kullanılan taş
HONER : English Turkish
n. bileyici, üzerinde bir aletin keskinleştirilebildiği taş
HONEST : English Turkish
adj. açık yürekli, dürüst, doğru, hilesiz, açık sözlü, namuslu, içten, saf, katışıksız
HONEST : English Turkish
interj. doğru mu, sahi mi, gerçekten mi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani