English Turkish
ANTICIPATOR : English Turkish
n. uman kimse, bekleyen kimse, umut eden kimse; öngören kimse
ANTICIPATORY : English Turkish
adj. önceden yapılan; ileriye yönelik, ileriyi de kapsayan, ilerisi düşünülerek yapılan
ANTICKED : English Turkish
v. tuhaf davranmak, oynayıp sıçramak, hoplayıp zıplayan, muziplik etmek, "soytarılık etmek"
ANTICKING : English Turkish
v. tuhaf davranmak, zıplamak; dans etmek; muziplik etmek
ANTICLERICAL : English Turkish
adj. papaz sınıfına karşı olan, rahiplerin siyasete karışmasına karşı çıkan
ANTICLERICALISM : English Turkish
n. antiklerikalizm, örgütlenmiş dinin devlet işlerine karışması karşıtlığı
ANTICLIMACTIC : English Turkish
adj. hayal kırıklığına sebep olan, beklenenden daha az, hayal kırıcı, yıldırıcı
ANTICLIMACTICALLY : English Turkish
adv. hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde, üzücü bir biçimde, sinir bozucu bir şekilde, etkileyici olmayan bir şekilde
ANTICLIMAX : English Turkish
n. düş kırıklığı; heyecandan sonraki sıkıntı
ANTICLINAL : English Turkish
adj. antiklinal, merkezi bir eksenden iki yana doğru inen (Jeoloji)
ANTICLINE : English Turkish
n. yukaç, merkezi bir eksenden iki yana doğru inen kayaç yapısı (Jeoloji)
ANTICLOCKWISE : English Turkish
adj. saatin aksi yönünde
ANTICLOCKWISE : English Turkish
adv. saatin aksi yönünde
ANTICOAGULANT : English Turkish
n. pıhtıönler, pıhtılaşmayı önleyen madde, koagülasyonu önleyen madde (Tıp)
ANTICOAGULATION : English Turkish
n. antikoagülasyon, (Tıp) pıhtı önleme; trombozu durdurmak için pıhtıönler kullanımı; kan pıhtılaşmasını yavaşlatmak için pıhtı önleyici ilaç verme
ANTICOAGULATIVE : English Turkish
adj. pıhtıönler, pıhtılaşmayı önleyen, koagülasyonu önleyen (Tıp)
ANTICOAGULIN : English Turkish
n. antikoagulin, (Tıp) kan pıhtılaşmasına muhalif olan madde
ANTICODON : English Turkish
n. karşıt dizgi, belirli bir proteinin oluşumuna dahil olan transfer RNA’sında 3 nükleotid dizisi içeren genetik dizgi birimi
ANTICOLONIALIST : English Turkish
n. sömürgecilik karşıtı, sömürgeciliğe karşı olan kimse, sömürge yönetimine karşı olan kişi (sömürgeler kurma aracılığı ile gerçekleşen bölgesel büyüme)
ANTICOMMUNISM : English Turkish
n. komünizm karşıtlığı, komünizme karşı olan sosyalist fikirler; siyasi komünizm karşıtlığı
ANTICOMMUNIST : English Turkish
n. komünizm karşıtı, komünizme karşı olan kimse
ANTICOMMUNIST : English Turkish
adj. komünizme karşı, komünizm aleyhtarı
ANTICOMPETITIVE : English Turkish
adj. rekabete karşı, rekabetçi olmayan, rekabet aleyhtarı, rekabet etmeyen
ANTICONSTITUTIONAL : English Turkish
adj. anayasaya karşı, anayasaya karşı gelen; anayasaya aykırı, anayasal olmayan
ANTICONVULSANT : English Turkish
adj. antikonvülsan, konvülsiyon veya kasılma nöbetlerinin meydana gelmesini engelleme veya azaltma görevi olan (Tıp)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani