English Turkish
HUTU : English Turkish
n. Hutu, Ruanda ve Burundi'de yaşayan Hutu halkı üyesi
HUTU : English Turkish
n. Hutu, Ruanda ve Burundi'de Hutu halkı tarafından konuşulan Bantu dili
HUTU : English Turkish
adj. Hutu'ya özgü, Ruanda ve Burundi'deki Hutu halkı'na ait ya da ilgili olan
HUTZPAH : English Turkish
n. (Yiddiş) cüret, cesaret, cesurluk, yüreklilik, gözü peklik, yiğitlik, mertlik; özgüven
HUXLEY : English Turkish
n. Huxley, soyadı; Aldous Huxley (
1963), İngiliz roman yazarı, "Cesur Yeni Dünya" yazarı
HUYGENS : English Turkish
n. Huygens, soyadı; Christian Huygens (
95), Hollandalı matematikçi, fizikçi ve astronom
HUZZA : English Turkish
interj. hurra, yaşa, yaşasın
HUZZAH : English Turkish
interj. hurra!, yaşasın!, hey!, yaşa!, oley! (heyecan ve heves narası olarak kullanılır)
HUZZY : English Turkish
n. edepsiz kız, şirret, aşifte, civelek kız
HVM : English Turkish
yüksek hız füzesi, yüksek hızla giden füze, hızlı yol alan füze
HWANG HO : English Turkish
n. Hwang Ho, kuzey Çin'de bulunan bir nehir (ayrıca Huang He)
HYACINTH : English Turkish
n. sümbül, yemen taşı
HYACINTHINE : English Turkish
adv. sümbül ile ilgili, sümbüle benzeyen, sümbüle özgü
HYAENA : English Turkish
n. sırtlan
HYALIN : English Turkish
n. kıkırdakta bulunan şeffaf veya boynuza benzeyen madde; cam gibi veya şeffaf şey (hyaline olarak da yazılır)
HYALINE : English Turkish
adj. cam gibi, şeffaf
HYALINE : English Turkish
n. sakin deniz, bulutsuz gökyüzü
HYALINISATION : English Turkish
n. (Britanya İngilizcesi) hiyalinizasyon, sağlıklı dokunun cam gibi homojen bir şeffaf kütleye dönüşerek bozulması; hiyalinleşme durumu, camsılaşma durumu, saydamlaşma durumu (Tıp); cama benzer saydam bir maddeye dönüşme (hyalinization olarak da yazılır)
HYALINIZATION : English Turkish
n. (Amerikan İngilizcesi) hiyalinizasyon, sağlıklı dokunun cam gibi homojen bir şeffaf kütleye dönüşerek bozulması; hiyalinleşme durumu, camsılaşma durumu, saydamlaşma durumu (Tıp); cama benzer saydam bir maddeye dönüşme (hyalinisation olarak da yazılır)
HYALITE : English Turkish
n. hiyalit, şeffaf opal, renksiz opal türü (bazen cam gibi şeffaflaşır)
HYALO : English Turkish
pref. şeffaf
HYALOGEN : English Turkish
n. hiyalojen, çözünmez bir kimyasal madde
HYALOID : English Turkish
adj. cam gibi, camlı, şeffaf, saydam
HYALOMERE : English Turkish
n. kan pıhtı yuvarının şeffaf bölümü
HYALOPLASM : English Turkish
n. hiyaloplazma, bir hücre protoplazmasının sıvı şeffaf kısmı (Biyoloji)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani