Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN THE VERY ACT : English Turkish

işbaşında, çalışırken, bir işi yerine getirirken, faaliyet halinde, eylem halinde

IN THE VERY MIDST OF : English Turkish

-nın ortasında,
nın tam orta yerinde;
sı tarafından kuşatılmış

IN THE VICINITY : English Turkish

çevrede, civarda, bölgede, mahallede

IN THE WAKE OF : English Turkish

ardında, izinde, yolunda

IN THE WAKE OF THE NEWS : English Turkish

haberlerin bir sonucu olarak, haberlere bir tepki olarak, haberlerden dolayı

IN THE WAY : English Turkish

yolun üzerinde, yolu tıkayan, kesintiye uğratan, engelleyen

IN THE WIND : English Turkish

ortalıkta, kafası dumanlı, patlamak üzere

IN THE WORST CASE : English Turkish

en kötü halde, en kötü ihtimalde, en kötü muhtemel senaryoda, hiç olmadı

IN THE WRONG : English Turkish

yanlış yapan, hatalı

IN THE YEAR : English Turkish

yılında, belirli bir yılda

IN THE YEAR ONE : English Turkish

ilk yılda, birinci yılda, çok uzun zaman önce

IN THEORY : English Turkish

teoride

IN THESE CIRCUMSTANCES : English Turkish

u şartlarda, bu koşullarda, bu durumda, bu konumda

IN THESE DAYS : English Turkish

adv. bu günlerde, son zamanlarda

IN THESE WORDS : English Turkish

u kelimelerle, takip eden kelimelerle, aşağıdaki kelimelerle

IN THIS CASE : English Turkish

u halde, bu durumda, öyleyse, böyleyse

IN THIS CHAPTER : English Turkish

u bölümde, bu kısımda

IN THIS CONTEXT : English Turkish

u çerçevede, bu kapsamda, bu bağlamda

IN THIS DAYS : English Turkish

adv. bu günlerde

IN THIS INSTANCE : English Turkish

u aşamada, bu durumda

IN THIS MANNER : English Turkish

öylelikle

IN THIS NECK OF THE WOODS : English Turkish

u alanda, bu bölgede, bu muhitte, bu yerde (dünyanın ülkenin şehrin vs)

IN THIS PLACE : English Turkish

urada

IN THIS QUARTER : English Turkish

adv. burada, buralarda, bizde

IN THIS REGARD : English Turkish

u bakımdan, bu konuda