Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
IN VERSE : English Turkish

adj. manzum

IN VERY DEED : English Turkish

gerçekte, aslında, gerçekten

IN VIEW : English Turkish

görünürde, ortada, görünür, görünen; yaklaşan, yanaşan

IN VIEW OF : English Turkish

-sı göz önünde bulundurularak,
sı düşünülerek;
den dolayı,
sı yüzünden

IN VINO VERITAS : English Turkish

gerçek şaraptır, gerçek şaraptadır, şarap söyletir, şarap içersen gerçekte ne düşündüğünü söylersin

IN VITRO : English Turkish

yapay bir ortamda (örneğin bir deney tüpünün içinde)

IN VITRO FERTILIZATION : English Turkish

n. in vitro döllenme, bir yumurtanın vücudun dışında döllenmesi (örneğin bir deney tüpünde petri kabında vs), tüpte döllenme, tüp bebek yöntemi, IVF

IN VIVO : English Turkish

adv. canlıda, canda, canlı içinde, yaşayan bir organizmanın içinde

IN VOGUE : English Turkish

modaya uygun

IN VOICE : English Turkish

adv. şarkı söyleyebilir durumda

IN WAITING : English Turkish

hazır bekleyen, eşlik eden, refakât eden

IN WAKING HOURS : English Turkish

adv. uyanıkken

IN WANT OF REPAIR : English Turkish

adj. tamire muhtaç

IN WARD : English Turkish

adv. vesayet altında

IN WHICH AISLE CAN I FIND COFFEE : English Turkish

hangi koridorda kahve bulabilirim

IN WHICH DIRECTION SHOULD I GO : English Turkish

hangi yönde gitmeliyim

IN WHISPERS : English Turkish

fısıldayarak, fısıltıyla, fısıl fısıl

IN WIDE CIRCULATION : English Turkish

yüksek tirajlı, geniş kitlelere ulaşan, çok sayıda insana gönderilen, pek çok insan tarafından okunan (gazete kitap vs)

IN WIDTH : English Turkish

adv. enine

IN WINTER : English Turkish

kışın

IN WONDER : English Turkish

adv. hayretle, hayret içinde, şaşkınlıkla, hayranlıkla

IN WORD AND DEED : English Turkish

sözde ve özde, hem sözde hem pratikte

IN WRITING : English Turkish

yazılı

IN YEARS : English Turkish

yaşlı, yaşlanmış

IN YOUR DISCRETION : English Turkish

adv. sizin elinizde, takdirinize kalmış