Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INCAN EMPIRE : English Turkish

İnka İmparatorluğu, İnkalar tarafından yaratılan ve 15'inci ve 16'ncı yüzyıllarda var olan batı Güney Amerika'da imparatorluk

INCANDESCE : English Turkish

v. akkorlaşmak, akkorlaştırmak, sıcaklık yayarak parlamak, ışıldamak, parlatmak, ışıldatmak

INCANDESCENCE : English Turkish

n. akkorluk, parlaklık

INCANDESCENT : English Turkish

adj. akkor, akkor hale gelmiş, göz kamaştırıcı, parlak

INCANDESCENT BULB : English Turkish

akkor telli lamba, elektrik ampulü, akkorlaşan ince tellerle ışık saçan elektrik ampulü

INCANDESCENTLY : English Turkish

adv. parlayarak, ışıldayarak, ısı ve ışık saçarak

INCANT : English Turkish

v. şarkı söylemek, makamlı okumak, ton vermek; ezberden okumak, anlatmak, sayıp söylemek

INCANTATION : English Turkish

n. büyü, afsun, sihir, büyülü sözler, sihirli formül

INCAPABILITY : English Turkish

n. acizlik, yetersizlik, kabiliyetsizlik, elinden gelmeme

INCAPABLE : English Turkish

adj. aciz, kabiliyetsiz, elinden gelmez, ehliyetsiz, yetersiz, elverişsiz

INCAPABLE OF : English Turkish

-maya yeteneksiz,
yı yapamaz,
ma becerisi olmayan,
maya elverişli olmayan

INCAPABLE OF DOING : English Turkish

adj. yapmaktan aciz, yapamaz, elinden gelmez

INCAPABLE OF WORKING : English Turkish

adj. çalışamaz, iş göremez, sakat

INCAPABLY : English Turkish

adv. yeteneksiz bir şekilde, becerisi olmadan; yetersiz bir şekilde, uygun olmayan bir şekilde, uyumlu olmayan bir şekilde

INCAPACIOUS : English Turkish

adj. çok yer kaplamayan, çok yer tutmayan; küçük, ufak; dar; zayıf, aciz, akılsız, aptal (örneğin: incapacious soul {zayıf kimse})

INCAPACITATE : English Turkish

v. yapamaz hale getirmek, aciz bırakmak, alıkoymak

INCAPACITATED : English Turkish

adj. aciz bırakılmış, mahrum edilmiş, alıkoyulmuş

INCAPACITATION : English Turkish

n. yetenek sınırlaması, beceri sınırlaması, ehliyet kısıtlaması, kudretsiz kılma; diskalifiye etme, yetkisiz kılma, eleme (Hukuk)

INCAPACITATOR : English Turkish

n. etkisizleştiren şey, pasifleştiren, etkinsiz kılan; diskalifiye eden, yetkisiz kılan, eleyen (Hukuk)

INCAPACITY : English Turkish

n. kapasitesi olmama, yetersizlik, yeteneksizlik

INCAPACITY TO SUE : English Turkish

n. dava ehliyetsizliği

INCAPACITY TO WORK INSURANCE : English Turkish

çalışamama sigortası, iş göremezlik sigortası, çalışma yeteneğini kaybetmiş kimselere tazminat sağlayan sigorta

INCAPSULATE : English Turkish

v. içermek, kapsamak, özetlemek, kısa ve öz biçimde açıklamak

INCARCERATE : English Turkish

v. hapsetmek, kapatmak, sıkıştırmak

INCARCERATED : English Turkish

adj. kapatılmış, hapse konulmuş, hapsedilen, kodese konulan, gözetim altında tutulan