Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INCARCERATION : English Turkish

n. hapsetme, kapatma, hapsedilme, sıkıştırma, sıkışma, boğma

INCARCERATOR : English Turkish

n. kapatan, hapse koyan, hapseden, kodese koyan, gözetim altında tutan

INCARNADINE : English Turkish

n. inkarnadin, pembe gibi, pembemsi, soluk pembe rengi, et rengi; kıpkırmızı, kızıl

INCARNADINE : English Turkish

v. inkarnadine boyamak, pembe gibi bir renge boyamak, pembemsi bir renge boyamak, soluk pembe rengine boyamak, et rengine boyamak; kıpkırmızıya boyamak, kızıla boyamak

INCARNADINE : English Turkish

adj. inkarnadine boyanmış, pembe gibi bir renge boyanmış, pembemsi bir renge boyanmış, soluk pembe rengine boyanmış, et rengine boyanmış; kıpkırmızıya boyanmış, kızıla boyanmış

INCARNADINED : English Turkish

adj. inkarnadine boyanmış, pembe gibi bir renge boyanmış, pembemsi bir renge boyanmış, soluk pembe rengine boyanmış, et rengine boyanmış; kıpkırmızıya boyanmış, kızıla boyanmış

INCARNATE : English Turkish

v. cisimlendirmek, somutlaştırmak

INCARNATE : English Turkish

adj. cisimlenmiş, insan şekline girmiş

INCARNATION : English Turkish

n. vücut bulma, cisimleşme, canlı örnek

INCASE : English Turkish

v. örtmek, kabına koymak

INCASED : English Turkish

adj. paketlenmiş, paketli, sandıklanmış, sandığa konulmuş, kutulanmış, kutuya konulmuş (encased olarak da yazılır)

INCASEMENT : English Turkish

n. paketlenmiş olma durumu, paketli olma durumu, sandıklanmış olma durumu, sandığa konulmuş olma durumu, kutulanmış olma durumu, kutuya konulmuş olma durumu (encasement olarak da yazılır)

INCAUTION : English Turkish

n. dikkatsizlik, tedbirsizlik, dikkatsiz olma durumu, acelecilik

INCAUTIOUS : English Turkish

adj. gafil, hazırlıksız, tedbirsiz, ihtiyatsız, düşüncesiz

INCAUTIOUSLY : English Turkish

adv. dikkatsizce, tedbirsizce, dikkatsiz bir şekilde, aceleyle, koşturarak

INCENDIARISM : English Turkish

n. kundakçılık, kızıştırma, kışkırtıcılık

INCENDIARIST : English Turkish

n. kundakçı, kundaklayan kimse, yangın çıkaran kimse, bilerek ve kötü niyetle bir mülkü ateşe veren kimse; bilerek ve isteyerek provoke eden, kışkırtıcı, elebaşı

INCENDIARY : English Turkish

n. kundakçı, yangın çıkaran kimse, kışkırtıcı, yangın bombası

INCENDIARY : English Turkish

adj. yangın çıkaran, kundakçı, kışkırtıcı, tahrik edici

INCENDIARY ACTION : English Turkish

n. kundaklama

INCENDIARY AMMUNITION : English Turkish

ateşleyici mühimmat, yangın çıkarıcı mühimmat, patlatıldıkları yerde ateş çıkaran ve yangına neden olan patlayıcılar

INCENDIARY BOMB : English Turkish

yangın bombası

INCENDIARY BULLET : English Turkish

yangın mermisi

INCENDIARY CHARGE : English Turkish

ateşleyici mühimmat, yangın çıkarıcı mühimmat, patlatıldığı yerde ateş çıkaran ve yangına neden olan patlayıcı

INCENDIARY SHELL : English Turkish

ateşleyici mermi, yangın mermi mühimmat, patlatıldığı yerde ateş çıkaran ve yangına neden olan mermi