English Turkish
INCOME STATEMENT : English Turkish
gelir tablosu, gelir beyanı, bir şirketin veya kişinin belirli bir zaman dilimindeki gelirini gösteren resmî rapor
INCOME SUPPORT : English Turkish
gelir desteği, gelir yardımı, gelir teminatı, bir işçiye sağlanan asgari ödeme teminatı
INCOME TAX : English Turkish
gelir vergisi
INCOME TAX AUTHORITY : English Turkish
gelir Vergisi Makamı, maaşlardan ve gelirlerden vergi toplamakla ilgili olan devlet kurumu
INCOME TAX BRANCH : English Turkish
Gelir Vergisi Şubesi, gelir vergisini toplamakla sorumlu olan daire (kazanılan paraya ödenen vergi)
INCOME TAX CLERK : English Turkish
gelir vergisi memuru, bir kimse veya şirketin yıllık net gelirinin vergilendirilmesi süreciyle ilgilenen görevli
INCOME TAX COMMISSION : English Turkish
Gelir Vergisi Komisyonu, gelir vergisi konularını denetleyen otorite
INCOME TAX COMMISSIONER : English Turkish
gelir Vergisi Yetkilisi, gelir vergisi komisyonundan sorumlu olan görevli (gelir vergisi konularını denetleyen otorite)
INCOME TAX DECLARATION : English Turkish
gelir vergisi beyan formu, vergi dairelerine verilen ve bir kimsenin bir mali yıl içindeki gelirini gösteren form
INCOME TAX REFORM : English Turkish
gelir vergisi reformu, gelir vergilerinin hesaplanması yönteminde 1975 yılında yapılan köklü değişiklikler
INCOME TAX RETURN : English Turkish
n. gelir vergisi beyannamesi
INCOMELESS : English Turkish
adj. gelirsiz, geliri olmayan, kazancı olmayan
INCOMER : English Turkish
n. yeni gelen kimse, göçmen, yerine geçen kimse
INCOMER : English Turkish
adj. yeni gelen
INCOMING : English Turkish
adj. giren, gelen, yeni başlayan, yeni gelen, yeni
INCOMING LINE : English Turkish
gelen hat, gelen telefon hattı, bir kimsenin aramalar alabildiği gelen telefon hattı
INCOMING MAIL : English Turkish
gelen posta, teslim edilmiş olan ancak henüz okunmamış ve/veya sıraya konulmamış posta
INCOMING PASSENGER : English Turkish
gelen yolcu, varan yolcu, varış yolcusu
INCOMINGS : English Turkish
n. gelirler, fonlar, kaynaklar
INCOMMENSURABILITY : English Turkish
n. ölçülemezlik, aynı birim ile ölçülememe durumu; karşılaştırılamazlık, karşılaştırılamaz olma durumu; aynı kriter ile öçlülemezlik
INCOMMENSURABLE : English Turkish
adj. ölçülemez, ölçüsüz, oransız, kıyaslanamaz, bağdaşmayan
INCOMMENSURATE : English Turkish
adj. ölçülemez, oransız, kıyaslanamaz, yetersiz, eksik, kusurlu
INCOMMENSURATELY : English Turkish
adv. oransız bir şekilde, uygun olmayan bir şekilde, yetersiz bir şekilde
INCOMMODE : English Turkish
v. zahmet vermek, rahatsız etmek, sıkmak
INCOMMODING : English Turkish
adj. rahatsızlık veren, sıkıntı veren, huzursuzluk veren; engelleyen, önleyen, önünü tıkayan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani