English Turkish
INFLEXION : English Turkish
n. eğilme, kıvrılma, ses tonunun değişmesi, çekim
INFLEXIONAL : English Turkish
adj. çekime ait
INFLEXIVE : English Turkish
adj. bükünlü; bükün ile ilgili, çekim ile ilgili (Gramer); esnek olmayan
INFLICT : English Turkish
v. vurmak, atmak, çarptırmak, vermek, yüklemek, yamamak
INFLICT A PENALTY : English Turkish
cezaya çarptırmak, ceza uygulamak, ceza vermek
INFLICT ONESELF : English Turkish
v. yamanmak
INFLICT ONESELF UPON : English Turkish
v.
ya kendini diretmek,
ya kendini zorlamak,
ya kendini vermek
INFLICT PAIN : English Turkish
acı çektirmek, acı vermek, acıtmak, cefa etmek, ağrıtmak
INFLICTABLE : English Turkish
adj. zorlanabilir, zor koşulabilir, zor kullanılabilir, dayatılabilir
INFLICTED : English Turkish
adj. zorlanmış, zor koşulmuş, zor kullanılmış, dayatılmış
INFLICTED ON HIM : English Turkish
onu zorladı, ona zor koştu, ona abandı, ona dayattı (genellikle acı veya ağrıya atfen kullanılır)
INFLICTED PUNISHMENT : English Turkish
cezalandırdı, ceza uyguladı, ceza verdi (bir kimseye)
INFLICTER : English Turkish
n. zorlayan, mecbur kılan, dayatan (başka bir kimseye hoş olmayan bir şey)
INFLICTION : English Turkish
n. ceza verme, sıkıntı, eziyet, ceza
INFLICTION OF PUNISHMENT : English Turkish
ceza uygulanması, ceza verilmesi, ceza uygulanması, cezalandırma (bir kimseyi)
INFLICTIVE : English Turkish
adj. zorlayıcı, zorlama eğiliminde olan, dayatma eğiliminde olan, neden olma veya üretme meyilinde olan (acı sorun kayıp vs)
INFLICTOR : English Turkish
n. zorlayan, mecbur kılan, dayatan (başka bir kimseye hoş olmayan bir şey)
INFLIGHT : English Turkish
adj. havada, uçuş sırasında, bir hava aracıyla seyahat ederken meydana gelen
INFLORESCENCE : English Turkish
n. çiçeklenme, gelişme, çiçeklerin sapları üzerindeki duruşu
INFLOW : English Turkish
n. içeriye akma, giriş, akış, akın, nehir ağzı
INFLOW OF VISITORS : English Turkish
n. ziyaretçi akını
INFLOWING : English Turkish
adj. içe doğru; içe giden; içe doğru akan; içe doğru etkili
INFLOWING : English Turkish
n. gelen, giren
INFLUENCE : English Turkish
n. etki, tesir, nüfuz, torpil
INFLUENCE : English Turkish
v. etkilemek, tesir etmek, söz geçirmek, etkili olmak, ikna etmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani