English Turkish
INHABIT : English Turkish
v. oturmak, ikamet etmek, yaşamak (içinde)
INHABITABILITY : English Turkish
n. yaşanabilirlik, yaşanırlık, oturulabilirlik, oturulabilir olma durumu, yaşanabilir olma durumu
INHABITABLE : English Turkish
adj. içinde oturulabilir, yaşanabilir
INHABITANCE : English Turkish
n. konut, mekân, oturulan yer, yaşanılan yer; oturma, ikamet etme, yaşama
INHABITANCY : English Turkish
n. ikamet süresi
INHABITANT : English Turkish
n. oturan kimse, oturan, sakin, yerli
INHABITATION : English Turkish
n. oturma, ev, ikametgâh
INHABITED : English Turkish
adj. oturulan, yaşanılan, yerleşilen, iskân edilen, içinde insanlar yaşayan
INHABITER : English Turkish
n. bir yerde yaşayan kimse, bir yerde ikamet eden, mukim, bir yerde eğleşen (Eski Kullanım)
INHABITRESS : English Turkish
n. bir yerde yaşayan kadın, bir yerde ikamet eden kadın, kadın mukim, bir yerde eğleşen kadın
INHALANT : English Turkish
n. soluk çeken
INHALATION : English Turkish
n. içine çekme, soluk alma, ciğerlerine çekme
INHALATOR : English Turkish
n. ilaç maddelerini solumak için kullanılan aparat; respiratör, solunum cihazı, yapay solunum için kullanılan alet
INHALE : English Turkish
v. içine çekmek, nefes almak, solumak, soluk almak, nefes çekmek, iç çekmek, çekmek
INHALED : English Turkish
adj. solunmuş, içe çekilmiş, ciğerlere çekilmiş (hava duman vs)
INHALER : English Turkish
n. soluk aldırma cihazı, içine çeken kimse
INHALING : English Turkish
n. soluma, içe çekme, nefes alma
INHALING SMOKE : English Turkish
duman soluma, dumanı içe çekme, dumanı ciğerlere çekme
INHARMONIC : English Turkish
adj. uyumsuz, uyumlu olmayan, ahenksiz
INHARMONIOUS : English Turkish
adj. ahenksiz, uyumsuz
INHARMONIOUSLY : English Turkish
adv. uyumsuzca, uyumlu olmayan bir şekilde, ahenksizce; muhalif bir şekilde, katılmayan bir şekilde, aynı fikirde olmayan bir şekilde
INHERE : English Turkish
v. doğasında olmak, özünde olmak, doğal olarak bulunmak
INHERENCE : English Turkish
n. özünde olma, doğal olarak var olma
INHERENCY : English Turkish
n. özgü olma, özgünlük, ayrılmaz olma; doğuştan olma
INHERENT : English Turkish
adj. doğal, doğuştan olan, yaradılıştan, özünde olan, doğasında olan
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani