Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INTERIOR PORTFOLIO : English Turkish

İçişleri Bakanlığı Portfolyosu, İçişleri Bakanlığı'nın konumu ve görevleri (İsrail)

INTERIOR ROOM : English Turkish

iç oda, dâhili oda, bir bina içindeki oda, dış duvarları olmayan oda

INTERIORIZE : English Turkish

v. benimsemek

INTERIORLY : English Turkish

adv. içeriden, içten, içeri taraftan, iç taraftan

INTERJACENT : English Turkish

adj. arasındaki, arasında bulunan

INTERJECT : English Turkish

v. lâf arasında söylemek, arada söylemek

INTERJECTION : English Turkish

n. ünlem, lâf arasında söyleme, nida

INTERJECTIONAL : English Turkish

adj. arada söylenen söz ile ilgili, laf arasında söylenen söz ile ilgili, bir konuşmanın arasına sıkıştırılan kelime veya deyim ile ilgili; arada söylenen bir lafın özelliği

INTERJECTIONALLY : English Turkish

adv. ünlemsel bir şekilde, ünlem halinde, ünlem şeklinde

INTERJECTOR : English Turkish

n. laf arasında söyleyen kimse, arada söz söyleyen, konuşma arasında söz söyleyen, ilave bir şey ekleyen kimse

INTERJECTORY : English Turkish

adj. ünlem ile ilgili, ünleme özgü

INTERKINESIS : English Turkish

n. interkinez, inter faz, ara faz, ara evre, bir hücrenin süregelen bir bölünme halinde olmadığı dönem (Biyoloji)

INTERKNIT : English Turkish

v. birbirine çok yakın bir şekilde örmek; birbirine dolamak, birbirine geçirmek

INTERLACE : English Turkish

v. birbirine geçirmek, karıştırmak, geçmek, karışmak

INTERLACED : English Turkish

adj. birbirine geçirilmiş, üst üste bindirilmiş, birbirine dokunmuş gibi çaprazlama birbirine geçirilmiş, birbirine dolanmış

INTERLACED MODE : English Turkish

aralıklı mod, atlamalı format, tek ve çift satırların ayrı olarak tarandığı ve görüntünün atlar gibi belirdiği bir monitör durumu

INTERLACED WITH : English Turkish

ile birbirine geçirilmiş, ile üst üste bindirilmiş, ile birbirine dokunmuş gibi çaprazlama birbirine geçirilmiş, ile birbirine dolanmış

INTERLACEMENT : English Turkish

n. birbirine geçirilme, üst üste bindirilme, birbirine dokunmuş gibi çaprazlama birbirine geçirilme, birbirine dolanma (iplik dal vs gibi)

INTERLACING : English Turkish

n. aralıklı yapma, atlamalı biçimde yapma, tek ve çift satırların ayrı olarak tarandığı ve görüntünün atlar gibi belirdiği görüntüleme metodu (Bilgisayar)

INTERLANGUAGE : English Turkish

n. ortak dil

INTERLARD : English Turkish

v. karıştırmak, eklemek, süslemek

INTERLARDED : English Turkish

adj. çeşitlendirilmiş, farklılaştırılmış, değiştirilmiş; birbiriyle karıştırılmış, birbirine entegre edilmiş

INTERLAY : English Turkish

v. arasına koymak, arasına yatırmak, bir şeyi başka bir şeyin arasında yatırmak veya yerleştirmek

INTERLEAF : English Turkish

n. kitaba eklenen boş sayfa

INTERLEAVE : English Turkish

v. boş sayfa eklemek, veri ile denetim bilgisini karıştırmak