Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
INVESTMENT COMPANY : English Turkish

yatırım şirketi, parasal kaynaklarını başka işlere yatıran şirket

INVESTMENT FINANCING BANK : English Turkish

yatırım bankası, yatırım amacıyla para sağlayan banka

INVESTMENT FUNCTION : English Turkish

yatırım fonksiyonu, bir yatırımın mevcut gelir kapsamına ilişkin olarak ifade etmek için kullanılan fonksiyon (Ekonomi)

INVESTMENT IN FOREIGN CURRENCY : English Turkish

dövize yatırım yapmak, kazanç elde etmek için parayı dövize yatırmak

INVESTMENT IN INFRASTRUCTURE : English Turkish

altyapıya yatırım yapma, bir sistemin temelini oluşturan esas öğelere zaman ve para yatırma

INVESTMENT MANAGEMENT : English Turkish

n. yatırım yönetimi, para yatırma ve yönetme süreci

INVESTMENT MANAGER : English Turkish

yatırım yöneticisi, yatırımları denetleyen kimse

INVESTMENT PORTFOLIO : English Turkish

yatırım portföyü, bir kimseye ait yatırımların kaydı

INVESTMENT PROGRAM : English Turkish

yatırım programı, kazanç elde etmek amacıyla yapılan para yatırma programı, ekonomik bir şekilde yararlanmak amacıyla para kaynakları yatırma programı

INVESTMENT TRUST : English Turkish

yatırım ortaklığı, değişik stoklara yatırım yapan şirket

INVESTMENTS AUTHORITY : English Turkish

yatırım otoritesi, yabancı yatırımları teşvik eden Devlet Hazinesi departmanı

INVESTMENTS IN INFRASTRUCTURE : English Turkish

alt yapı yatırımları, bir sistemin kurulması için para kaynakları yatırma

INVESTOR : English Turkish

n. yatırımcı, sermayedar

INVETERACY : English Turkish

adj. yerleşme, kökleşme, kronikleşme, müzminleşme, bağımlılık

INVETERATE : English Turkish

adj. yerleşmiş, kökleşmiş, köklü, kronik, müzmin, bağımlı, tiryaki

INVETERATE GAMBLER : English Turkish

ağımlı kumarbaz, alışkanlık haline gelmiş kumarbazlık, kumar oynama bağımlısı olan kimse

INVETERATELY : English Turkish

adv. kökleşmiş bir şekilde, kronik bir şekilde, sıkıca yerleşmiş bir şekilde

INVIDIOUS : English Turkish

adj. haksız, kırıcı, kıskandırıcı

INVIDIOUSLY : English Turkish

adv. gücendirici bir şekilde, hakaret edici bir şekilde, ayrımcı bir şekilde; kızgınlığa neden olan bir şekilde, nefret dolu bir şekilde

INVIDIOUSNESS : English Turkish

n. haksızlık, kırıcılık

INVIGILATE : English Turkish

v. sınavda gözcülük etmek

INVIGILATOR : English Turkish

n. sınav gözcüsü

INVIGORATE : English Turkish

v. canlandırmak

INVIGORATED : English Turkish

adj. harekete geçirilmiş, enerji verilmiş, canlandırılmış; uyandırılmış; güçlendirilmiş; hareketlendirilmiş; zindelik verilmiş

INVIGORATING : English Turkish

adj. canlandırıcı