Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
KEEP THE PREMISES CLEAN : English Turkish

yerleri temiz tutun, yere çöp atmayın (yerlere çöp atılmasını önlemek için genellikle umuma açık olan yerlerde yazılı olan tabela)

KEEP THE RULES : English Turkish

v. kurallara uymak

KEEP THE SABBATH : English Turkish

v. dini tatil günü çalışmamak

KEEP THE TAIL IN THE WATER : English Turkish

aşarmak, başarılı olmak, gelişmek, durumu iyi olmak

KEEP THE WOLF FROM THE DOOR : English Turkish

kıtlığı önlemek, açlığın ve fakirliğin önüne geçmek

KEEP TO : English Turkish

tutmak, uymak, sadık kalmak, kalmak, çıkmamak

KEEP TO ONE'S COURSE : English Turkish

v. yolundan şaşmamak, bildiği gibi davranmak

KEEP TO ONESELF : English Turkish

çekingen olmak, içine kapalı olmak, sokulgan olmamak; sır saklamak

KEEP TO THE LEFT : English Turkish

soldan gitmek

KEEP TO THE POINT : English Turkish

v. konudan sapmamak, konuya sadık kalmak

KEEP TOGETHER : English Turkish

v. bir arada tutmak, bir araya gelmek, dağıtmamak, dağılmamak, toplanmak

KEEP TRACK : English Turkish

kaydını tutmak, kayıt tutmak (geçmiş olaylar veya eylemler hakkında olduğu gibi)

KEEP TRACK OF : English Turkish

izini kaybetmemek, teması kesmemek, görüşmeye devam etmek

KEEP UNDER : English Turkish

astırmak, disiplin altında tutmak, narkoz vermek

KEEP UNDER CONTROL : English Turkish

v. kontrolünde tutmak, kontrol altında tutmak

KEEP UNDER OBSERVATION : English Turkish

göz hapsinde tutmak

KEEP UNDER ONE'S HAT : English Turkish

kimseye söylememek, sır tutmak, gizli tutmak

KEEP UNDER SURVEILLANCE : English Turkish

v. gözaltında tutmak

KEEP UP : English Turkish

devam ettirmek, sürdürmek, bozmamak, geçindirmek, ayakta kalmak, devam etmek, yüksekte tutmak, su üstünde tutmak

KEEP UP APPEARANCES : English Turkish

durumu idare etmek, görünüşü kurtarmak

KEEP UP THE GOOD WORK : English Turkish

öyle çalışmaya devam et, iyi iş yapmaya devam et

KEEP UP WITH : English Turkish

v. ayak uydurmak, yetişmek, aşık atmak, iletişim sağlamak

KEEP UP WITH THE JONESES : English Turkish

aşkalarıyla aşık atmak, başka birinin yaşadığı aynı standardı yakalamaya çalışmak (örn.: yaşıtı veya komşusuyla)

KEEP UP WITH THE TIMES : English Turkish

zamana ayak uydurmak, birinin yaşadığı günlere ve çağa ayak uydurmak

KEEP VIGIL : English Turkish

gece nöbeti tutmak, nöbet tutmak