Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LIKE AN ANIMAL : English Turkish

hayvan gibi

LIKE AN ARROW : English Turkish

ok gibi, hızlı, direkt olarak

LIKE AN ASSHOLE : English Turkish

hıyar gibi, geri zekalı gibi, salak gibi

LIKE AN ENEMY : English Turkish

adj. düşmanca

LIKE AN OPEN BOOK : English Turkish

kolay anlaşılır, gizli olmayan, net, kavraması kolay

LIKE BETTER : English Turkish

v. tercih etmek, daha çok sevmek, daha çok istemek

LIKE BLAZES : English Turkish

çok fazla, deli gibi

LIKE BROTHERS : English Turkish

kardeş gibi, çok yakın, çok yakın arkadaş olan (aynı ailede büyümüşler gibi)

LIKE CLAY IN THE HANDS OF THE POTTER : English Turkish

içim verilebilir, yoğurulabilir, kolay işlenebilir, esnek, biçimlendirilebilir, değiştirilebilir

LIKE CLOCK : English Turkish

adj. saat gibi, tıkırında

LIKE CLOCKWORK : English Turkish

kusursuz olarak, düzgünce, tam olarak

LIKE EVERYBODY ELSE : English Turkish

geri kalan herkes gibi, diğerleri gibi, diğer tüm insanlar gibi

LIKE FATHER LIKE SON : English Turkish

abasının oğlu, babasına benzemiş oğlan, armut ağacın dibine düşer

LIKE HELL : English Turkish

aşırı, çok, son derece çok, hiç de bile

LIKE HOT CAKES : English Turkish

peynir ekmek gibi, kapış kapış, çok aranan

LIKE IT OR LUMP IT : English Turkish

istesen de istemesen de, beğensen de beğenmesen de; seçeneğin yok, ya beğeneceksin ya da katlanacaksın

LIKE LAMBS TO THE SLAUGHTER : English Turkish

kurbanlık koyun gibi, itiraz etmeden, karşı çıkmadan, uysalca, boyun eğerek

LIKE MAD : English Turkish

deli gibi, çılgınca

LIKE MAGIC : English Turkish

üyü gibi, sihir gibi

LIKE MARBLE : English Turkish

adj. mermer gibi

LIKE MASTER LIKE MAN : English Turkish

köle efendisine benzer

LIKE MINDED : English Turkish

hemfikir, aynı görüşte

LIKE MOTHER LIKE DAUGHTER : English Turkish

anasına bak kızını al, kızlar annelerinden öğrenirler, kızın davranışları çoğu kez annesinin davranışları ile aynıdır

LIKE PUTTING WATER INTO A SIEVE : English Turkish

oşa çaba harcamak, faydasız bir şey yapmak, anlamsız hareket

LIKE RATS LEAVING A SINKING SHIP : English Turkish

atan gemiyi terk eden fareler gibi, çok geç olmadan kendini kurtarmak isteyen bir şekilde davranmak