English Turkish
LINEARITY : English Turkish
n. doğrusallık, lineer olma durumu, çizgilerden oluşturulmuş olma niteliği; televizyon ekranında görüntü hassaslık derecesi; (Elektronik) uyarıcı ve tepki arasında doğrudan ilişki derecesi
LINEARLY : English Turkish
adv. doğrusal olarak, lineer olarak; çizgilerle; doğrudan; tek boyutlu olarak
LINEATE : English Turkish
adj. taslağı çizilmiş, ana hatlarıyla belirlenmiş; çizgilerle çizilmiş; çizgili (kağıt, vs. hakkında)
LINEATION : English Turkish
n. çizgi düzeni
LINED : English Turkish
adj. astarlı, çizgili, buruşuk, kaplı, dolgun
LINEFEED : English Turkish
n. satır atlama, bir satır ileri gitme (Bilgisayar)
LINELESS : English Turkish
adj. çizgisiz, çizgileri olmayan; satırları olmayan
LINEMAN : English Turkish
n. hat teknisyeni, yan hakem, çizgi hakemi
LINEN : English Turkish
n. keten, bez, çamaşır
LINEN : English Turkish
adj. keten, çamaşır
LINEN CLOSET : English Turkish
çamaşır dolabı
LINEN CUPBOARD : English Turkish
n. çamaşır dolabı
LINEN DRAPER : English Turkish
n. manifaturacı, keten kumaş ticareti yapan kimse; dokuma eşyası tüccarı (British)
LINENY : English Turkish
adj. ketenimsi, ketene benzeyen, keten gibi
LINEOLATE : English Turkish
adj. küçük çizgileri olan, çizgili (Zooloji, Botanik)
LINER : English Turkish
n. yolcu gemisi, astar, zıvana
LINES : English Turkish
n. ana hatlar, iletişim hatları
LINES OF COMMUNICATION : English Turkish
iletişim hatları, iletişim kanalları, çeşitli iletişim metotları; savaş alanında orduyu harekat üssü ile bağlayan yollar (Askeri)
LINES PER MINUTE : English Turkish
lpm, dakikada satır sayısı, bilgisayar yazıcısı ve tarayıcısının hız ölçümü
LINESHOOTER : English Turkish
n. övünen kimse, övüngen kimse, kendini beğenmiş övüngen kimse, son derece kibirli ve çenesi düşük kimse, böbürlenen kimse, hava atan kimse
LINESMAN : English Turkish
n. hat teknisyeni, yan hakem, çizgi hakemi
LINESWOMAN : English Turkish
n. (Spor) yardımcı kadın hakem, hakem yardımcısı kadın
LINEUP : English Turkish
n. dizi, düzenleme, sıra; bir sıraya dizilmiş insanlar grubu (örn.: kontrol etmek veya kimliği saptamak için); belirli bir amaç için bir araya gelmiş olan insanlar veya gruplar sayısı
LING : English Turkish
n. uzungelincik balığı, kuzey Avrupa denizlerinde bulunan uzun yenilebilir balık
LINGALA : English Turkish
n. Kongo Cumhuriyeti'nde konuşulan Bantu dili
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani