English Turkish
LIMPET : English Turkish
n. deniz minaresi
LIMPET MINE : English Turkish
n. gemi teknesine yapıştırılan mayın
LIMPID : English Turkish
adj. berrak, duru
LIMPIDITY : English Turkish
n. berraklık, duruluk
LIMPIDLY : English Turkish
adv. kolay anlaşılır bir şekilde, açıkça; şeffaf bir şekilde; sakince
LIMPIDNESS : English Turkish
n. berraklık, duruluk
LIMPING : English Turkish
adj. aksak
LIMPING : English Turkish
n. topallama
LIMPKIN : English Turkish
n. inleyen ötüşü uzun boynu ve bacakları uzun eğri gagası ve kısa yuvarlatılmış kanatları olan çamurda yürüyen kuş
LIMPLY : English Turkish
adv. gevşekçe
LIMPNESS : English Turkish
n. gevşeklik, yumuşaklık
LIMY : English Turkish
adj. kireçli, kireçsi, kalkerli
LINAGE : English Turkish
n. hiza, sıra, satır sayısı
LINARIA : English Turkish
n. nevruz otu, sıracaotu familyasına ait birkaç bitkiden herhangi biri
LINCHPIN : English Turkish
n. dingil çivisi, önemli kimse
LINCOLN : English Turkish
n. Linkoln, bir soyadı; bir erkek ismi; Abraham Lincoln (
1865), ABD'nin altıncı başkanı (
65); Nebraska'nın (ABD) başkenti; Rhode Adasın'nda (ABD) bir kasaba; Illinois'te (ABD) bir şehir; Ontario'da (Kanada) bir kasaba; Lincolnshire'ın (İngiltere'de kırsal bir bölge) diğer bir adı; Lincolnshire'da (İngiltere) bir şehir; ABD başkanları için ürettiği limuzinlerle tanınan 1917 yılında kurulan ABD'li otomobil üretim şirketi
uzun yünlü bir koyun cinsi
LINCOLNSHIRE : English Turkish
n. Doğu İngiltere'de kırsal bir bölge (Lincoln olarakta bilinir); Illinois'te (ABD) bir köy
LINDA : English Turkish
n. bir bayan ismi; bir soyadı; Orta Kalifornia'da (ABD) bir şehir; Rodos'ta kendisine tapınılan Danaus'un kızı (Yunan Mitolojisi); belirli temelleri olan bir dil için kaynak kodu görevini yerine getiren koordinasyon lisanı (Bilgisayar)
LINDA HAMILTON : English Turkish
(1956 doğumlu) ABD'li aktrist ("Terminator 2" and "Dante's Peak" filmlerinde rol alan)
LINDA TRIPP : English Turkish
n. (1949 doğumlu) Monica Lewinsky'nin ABD Başkanı Bill Clinton ile aralarındaki ilişki hakkındaki itiraflarını gizlice kayda alan ve kayıtları Adalet Departmanı'na teslim eden kadın
LINDANE : English Turkish
n. lindan, genellikle zirai ilaç olarak kullanılan beyaz kristalimsi toz (Kimya)
LINDBERGH : English Turkish
n. bir soyadı
LINDEN : English Turkish
n. ıhlamur
LINE : English Turkish
n. çizgi, hiza, hat, sıra, halat, satır, dize, kuyruk, kablo, bilgi, yöntem, işkolu
LINE : English Turkish
v. çizmek, çizgi çizmek, kırıştırmak, astarlamak, kaplamak, doldurmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani