Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
LIST : English Turkish

v. listeye yazmak, listelemek, kaydetmek, yana yatmak

LIST INGREDIENTS : English Turkish

içindekileri listelemek, öğeleri saymak, içindekileri birer birer saymak

LIST OF CANDIDATES : English Turkish

adaylar listesi, tüm adayları içeren rehber

LIST OF COURSES : English Turkish

dersler listesi, verilen değişik derslerin yazılı listesi (kolej, üniversite, vs. tarafından)

LIST OF DEBTORS : English Turkish

orçlular listesi, para borcu olan tüm kişileri içeren kayıt

LIST OF EQUIPMENT ITEMS : English Turkish

donanım öğeleri listesi, donanım kaydı

LIST OF PRIORITIES : English Turkish

öncelikler listesi, öncelikler düzenlemesi, tercihler derecesi

LIST OF THE FALLEN : English Turkish

şehitler listesi, mücadele sırasında ölen askerler kaydı

LIST PRICE : English Turkish

liste fiyatı

LIST PROCESSING LANGUAGE : English Turkish

(Bilgisayar) lisp programlama dili, veri listeleri işleyen dil

LIST-BOOK : English Turkish

liste kitabı, belirli bir konu ile ilgili olan liseler koleksiyonu

LISTED : English Turkish

adj. kayıtlı, kaydedilmiş

LISTEL : English Turkish

n. (Mimarlık) daha geniş yüzeyler arasına yerleştirilen yükseltilmiş düz dar pervaz veya kenar

LISTEN : English Turkish

v. dinlemek, kulak asmak

LISTEN : English Turkish

interj. baksana

LISTEN CAREFULLY : English Turkish

v. kulak vermek

LISTEN FOR : English Turkish

kulak kesilmek

LISTEN IN : English Turkish

adyo dinlemek, telefonunu dinlemek, telefon dinlemek

LISTEN IN TO : English Turkish

v. radyo dinlemek

LISTEN TO : English Turkish

dinlemek

LISTENABLE : English Turkish

adj. dinlenilebilen, dinlenebilir; dinlemesi keyifli olan

LISTENED ATTENTIVELY : English Turkish

dikkatlice dinledi, kulak verdi, önemsedi

LISTENED CAREFULLY : English Turkish

kulak verdi, kulak kabarttı, kulağını çevirdi, büyük dikkatle dinledi

LISTENED CLOSELY : English Turkish

dikkatlice dinledi, büyük dikkatle dinledi, kulak kabarttı, kulak verdi

LISTENED TO HIM : English Turkish

onu dinledi, ona kulak verdi, söylediklerini önemsedi; ona itaat etti