English Turkish
LOREN : English Turkish
n. bir erkek ismi; bir bayan ismi; bir soyadı; Sophia Loren (1934 doğumlu) İtalyan sinema sanatçısı, "İki Kadın" filmindeki rolüyle en iyi kadın oyuncu dalında 1961 Akadami Ödülleri sahibi
LORENZ : English Turkish
n. bir soyadı; Konrad Lorenz (
1989), modern etolojinin (hayvan davranışları bilimi) iki kurucusundan (Nikolaas Tinbergen ile birlikte) biri olan Avusturyalı zoolog ve ornitolojist (kuşbilimci)
LORENZ`S CURVE : English Turkish
Lorenz eğrisi, eşitlikleri tanımlayan ekonomi grafiği
LORGNETTE : English Turkish
n. opera dürbünü, saplı dürbün
LORRAINE : English Turkish
n. Lorraine, bir bayan ismi; bir soyadı; doğu Franda'da bir bölge; kuzey Fransa'nın eski bir eyaleti ve tarihi bir yeri; Kansas'ta (ABD) küçük bir kasaba; Quebec eyaletinde (Kanada) bir kasaba; Ontario eyaletinde (Kanada) bir kasaba
LORRY : English Turkish
n. kamyon
LORY : English Turkish
n. kırmızı papağan, güney afrika'ya özgü bir kuş
LOS : English Turkish
atış hattı, nişan hattı, hedef ve füze üzerinde hedefi bulan cihaz arasında doğrudan hat
LOS : English Turkish
n. İngilizce'deki "the" ekinin tam karşılığı (İspanyolca)
LOS ALAMOS : English Turkish
kuzey-orta New Mexico'da (ABD) bir topluluk; New Mexico'da bulunan ABD askeri araştırma üssü, ilk atom bombasının geliştirildiği yer
LOS ANGELENO : English Turkish
n. Los Angeles (Kaliforniya, ABD) yerlisi yada orada ikamet eden kimse
LOS ANGELES : English Turkish
los angeles
LOS ANGELES DODGERS : English Turkish
Los Angeles Madrabazları, Amerikan profesyonel beyzbol takımı
LOS ANGELES LAKERS : English Turkish
Los Angeles Göl İşçileri, N.B.A. in Amerikan profesyonel basketbol takımı
LOS ANGELES POLICE DEPARTMENT : English Turkish
Los Angeles Polis Departmanı, Los Angeles'ta (Kaliforniya) kanun ve düzeni sağlamak ve suçla mücadele etmekten sorumlu sivil servis departmanı
LOS ANGELES TIMES : English Turkish
Kaliforniya'da (ABD) yayınlanan önde gelen günlük gazete
LOS DESAPARECIDOS : English Turkish
"Kaybolanlar" (İspanyolca), Şili ve Arjantin'in diktatör yönetimlerince kaçırılıp işkence gören yada öldürülen insanlar
LOSE : English Turkish
v. kaybetmek, kaçırmak, kaybolmak, heba etmek, mahrum etmek, azıtmak, geri kalmak
LOSE A GOOD OPPORTUNITY : English Turkish
fırsat kaçırmak
LOSE CONSCIOUSNESS : English Turkish
kendinden geçmek, bayılmak, kendini kaybetmek
LOSE CONTROL : English Turkish
kontrolünü kaybetmek
LOSE FACE : English Turkish
ozulmak, bozum olmak, rezil olmak, mahçup olmak, yüzü kalmamak
LOSE FAVOR : English Turkish
v. pabucu dama atılmak
LOSE GROUND : English Turkish
gerilemek, önemini yitirmek
LOSE HEART : English Turkish
cesaretini kaybetmek, cesareti kırılmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani