Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
AS HE SEES FIT : English Turkish

uygun gördüğü şekilde, uygun olduğunu düşündüğü şekilde, ona uygun olan şekilde

AS HE WISHES : English Turkish

dilediği gibi, istediği gibi, arzu ettiği gibi, hoşuna gidecek şekilde

AS HERETOFORE : English Turkish

şimdiye kadar olduğu gibi, önceden olduğu gibi, her zamanki gibi

AS HIMSELF : English Turkish

kendisi gibi, kendi rolünde, kendi kişiliği gibi

AS HUNGRY AS A WOLF : English Turkish

kut gibi aç, çok aç, gözü dönmüş, yemek yemeği arzu eden

AS IF : English Turkish

sözde

AS IF CAME OUT OF A BANDBOX : English Turkish

iki dirhem bir çekirdek, çok şık

AS IN A DREAM : English Turkish

üyada gibi, hayal meyal, akıl almaz, acayip, tuhaf, gerçeküstü

AS IS : English Turkish

olduğu gibi, şu ana kadar olduğu gibi

AS IS PROPER : English Turkish

uygun olacak şekilde, uygun olarak, gerektiği gibi

AS IT HAPPENS : English Turkish

aslında, gelişigüzel, kadere göre, sonunda olduğu gibi

AS IT IS : English Turkish

olduğu gibi, bulunduğu durumda olduğu gibi, şu anki durumda

AS IT IS WRITTEN : English Turkish

yazılmış olduğu gibi, yazılmış olduğu şekilde, yazıldığı gibi

AS IT SHOULD BE : English Turkish

olması gerektiği gibi, uygun olacak şekilde, uygun olduğu gibi, uygun düştüğü gibi

AS IT USED TO BE : English Turkish

eskiden olduğu gibi, çok önceden olduğu gibi, bir zamanlar olduğu gibi

AS IT WERE : English Turkish

adeta, güya, sanki,
mış gibi, görünüşte

AS JOLLY AS A SANDBOY : English Turkish

çocuk gibi sevinçli, çocuklar gibi şen

AS KEEN AS MUSTARD : English Turkish

gayretli, çok hevesli, aşırı düşkün

AS LARGE AS LIFE : English Turkish

gerçek boyutta, sapasağlam

AS LIGHT AS A FEATHER : English Turkish

tüy gibi hafif, çok az ağırlığı olan, çok hafif, neredeyse ağırlıksız

AS LIGHT AS FEATHER : English Turkish

adj. tüy gibi

AS LIKE AS TWO PEAS : English Turkish

tıpatıp aynı

AS LIKE AS TWO PEAS IN A POD : English Turkish

ir elmanın iki yarısı gibi, çok benzeyen, huyu suyu aynı olan, tıpkısı, özdeş

AS LONG AS : English Turkish

sürece, şartıyla, yeter ki

AS LONG AS I LIVE : English Turkish

ömrüm oldukça, öleceğim güne kadar