English Turkish
ONE CANNOT SEE THE WOOD FOR THE TREES : English Turkish
ayrıntılarla uğraşıp geneli görememek, tümünü göremeden sadece ufak detayları görmek, bir bütün değil de sadece parçalar görmek
ONE DAY : English Turkish
ir gün, günün birinde
ONE DAY OLD : English Turkish
ir günlük, yeni doğmuş, bir gün önce doğan
ONE DECKER : English Turkish
tek katlı, tek güverteli, tek cilt
ONE DIGIT : English Turkish
adj. tek haneli, tek rakamlı
ONE EACH : English Turkish
irer, her biri bir tane alır
ONE EIGHTH : English Turkish
sekizde bir, sekiz eşit parçaya eşit olan bir parça, 1/8
ONE EYED : English Turkish
tek gözlü
ONE FIFTH : English Turkish
eşte bir, beşte biri, beş taneden bir tanesi
ONE FINE DAY : English Turkish
günün birinde, bir gün (gelecek)
ONE FLEW OVER THE CUCKOO'S NEST : English Turkish
Guguk Kuşunun yuvasının üstünden biri uçtu, bir Ken Kesey romanı; Kesey'in romanına dayanan (başrolünde Jack Nicholson'un olduğu) 1975 yapımı sinema filmi
ONE FOOT IN THE GRAVE : English Turkish
ir ayağı çukurda
ONE FOR ONE : English Turkish
ire bir, benzer miktar için kullanılan tek miktar, bunun yerine bu, eşit değiş tokuş
ONE FOR THE ROAD : English Turkish
son kadeh (giderayak), yola çıkmadan son kadeh
ONE FOURTH : English Turkish
çeyrek
ONE FROM THE OTHER : English Turkish
yakın komşusundan biri
ONE HANDED : English Turkish
tek elli, tek elden çıkmış, tek kişinin yaptığı
ONE HAS ONLY TO READ : English Turkish
sadece okumaya ihtiyacı var, birinin okumaya ihtiyacı var
ONE HIT WONDER : English Turkish
sahneden kaybolmadan önce sadece bir popüler şarkı yaratmış olan şarkıcı veya müzik grubu
ONE HORSE : English Turkish
tek atlı, küçük, önemsiz, adi, ikinci derecede
ONE HUNDRED PERCENT : English Turkish
yüzde yüz, toplam miktar, tüm miktar, 100%; tamamen, bütünüyle, kesinlikle
ONE HUNDRED PERCENT SURE : English Turkish
yüzde yüz emin olmak, tamamen emin olmak, kuşkusuz olmak
ONE ILL TURN ASKS ANOTHER : English Turkish
işlenen bir suç diğerini getirir, yanlış bir davranış ikinci bir yanlış davranışa neden olur
ONE IN A THOUSAND : English Turkish
inde bir
ONE IN THE EYE : English Turkish
n. kulağına küpe, ders (ibret), ibret
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani