English Turkish
ONE QUARTER : English Turkish
dörtte biri, dört eşit parçanın bir parçası, 1/4
ONE ROOM FLAT : English Turkish
tek odalı daire, sadece bir odası olan daire
ONE RUNG ABOVE : English Turkish
ir kademe üstte, bir rütbe yüksekte
ONE RUNG BELOW : English Turkish
ir kademe altta, bir alt rütbe
ONE SHOT : English Turkish
n. el
ONE SHOULDN'T LOOK A GIFT HORSE IN THE MOUTH : English Turkish
hediye atın dişine bakılmaz, hediye olarak verilmiş olan bir şeyde kusur bulmaya çalışmamak gerekir
ONE SIDE : English Turkish
ir tarafı, birçok yüzeyden biri
ONE SIDED : English Turkish
tek taraflı, eşitsiz, taraflı, taraf tutan
ONE SIXTH : English Turkish
altıda biri, altı eşit parçanın bir parçası, 1/6
ONE SMALL STEP FOR MAN-ONE GIANT LEAP FOR MANKIND : English Turkish
enim için küçük insanlık için büyük bir adım, aya ayak basan ilk insan olan Amerikalı astronot Neil Armstrong’a ait sözler
ONE STEP AT A TIME : English Turkish
adım adım, kademe kademe, azar azar, derece derece, yavaş yavaş
ONE SWALLOW DOESN'T MAKE A SUMMER : English Turkish
ir çiçekle yaz gelmez, bir kez olan bir olay ciddi biz değişik için yeterli değil
ONE TENTH : English Turkish
onda biri, on eşit parçanın bir parçası, 1/10
ONE THING AT A TIME : English Turkish
her şeyin zamanı vardır, her şeyi birden yapmaya çalışma
ONE THIRD : English Turkish
üçte biri, üç eşit parçanın bir parçası, 1/3
ONE THOUSAND : English Turkish
in, 1000
ONE THOUSANDTH : English Turkish
inde biri, 1/1000, bin eşit parçanın bir parçası
ONE TIME : English Turkish
n. bir defa, bir kez, tek sefer
ONE TIME INSERTION : English Turkish
sadece bir kez basılan reklam
ONE TO ONE CORRESPONDENCE : English Turkish
irebir eşleme, her öğenin tam bir eşi olduğu direkt uygunluk durumu
ONE TOO MANY : English Turkish
fazlasıyla, sınırı aştı, içkiyi fazla kaçırmış
ONE TRACK : English Turkish
tek yönlü, tek hatlı, sabit fikir haline gelmiş, saplantı halinde
ONE TRACK MIND : English Turkish
dar görüşlülük, dar kafalılık; sadece bir konuya bağlı kalmak, sadece tek bir şeyi düşünmek
ONE TRACK MINDED : English Turkish
dar görüşlü, dar kafalı; sadece bir konuya bağlı kalan, sadece tek bir şeyi düşünen
ONE VERSION IS : English Turkish
diğer bir görüşe göre
,bazıları da – olduğunu söylüyor, başka bir fikir de
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani