Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ONE'S SELF : English Turkish

pron. kendi kendini

ONE'S WORST : English Turkish

n. elinden gelen

ONE-ARMED MAN : English Turkish

ir kolu kesilmiş kimse, sadece tek kolu olan kimse

ONE-CELLED : English Turkish

n. bir hücreli, tek hücreli, sadece tek hücreden oluşan, tek hücreden var olan

ONE-DIGIT INFLATION : English Turkish

tek rakamlı enflasyon, enflasyonun yüzde ondan daha az olması

ONE-DIMENSIONAL : English Turkish

tek boyutlu, nokta, sadece bir boyutu olan bir şey, düz olmak

ONE-EYED : English Turkish

tek gözlü, bir gözü kör olan, sadece bir gözü olan

ONE-HORSE : English Turkish

tek atlı, sadece bir at için yapılan (binek arabası, at arabası, vs. hakkında)

ONE-HUMPED CAMEL : English Turkish

tek hörgüçlü deve, sırtında sadece bir hörgücü olan deve

ONE-LANE : English Turkish

tek şerit, tek yönde sadece bir şeridi olan

ONE-LEGGED : English Turkish

tek bacağı olan, bir ayağı kesilmiş olan

ONE-LINER : English Turkish

tek cümleden oluşan kısa ve nükteli söz

ONE-MAN CRUSADE : English Turkish

ir kişi tarafından başka bir kişiye veya şirkete karşı yapılan karalama kampanyası

ONE-NIL : English Turkish

ir sıfır, bire karşı hiçbir şey,
0 olan oyun sonucu

ONE-ON-ONE : English Turkish

iki kişi arasında, sadece iki kişi dahil eden

ONE-PARTY : English Turkish

tek parti, tek siyasi parti, diktatörlük, totaliter rejim

ONE-PIECE : English Turkish

tek parça, tümümü tek parçadan oluşan, ayrı parçaları olmayan

ONE-PIECE WORK : English Turkish

lok, tek parçadan yapılmış olan obje

ONE-SIDEDNESS : English Turkish

tek taraflı, tam olmayan, bir tarafı olan; tek yönlü; sadece tek tarafta meydana gelen

ONE-SIZE-FITS-ALL : English Turkish

adj. neredeyse herkes tarafından giyilebilen veya herkese uyan (giysi hakkında); herkes için uygun olan, her amaca uyan, geniş bir kitleye hitap eden; alelade, sırdan (U.S.)

ONE-STEP : English Turkish

ir dans türü

ONE-STOP : English Turkish

adj. çok çeşitli ticari eşya veya hizmetleri tek bir yerde sağlayan; tek yerde hizmetler sunma ile ilgili; tek seferde başarılı bir şekilde tamamlanabilen; tek yerde sağlanan veya sunulan

ONE-TIME : English Turkish

adj. önceki, eski, geçmişte kalan (O geçmişte kalan bir galip)

ONE-TIME EVENT : English Turkish

ir defalık olay, sadece bir kez meydana gelen olay, nadir ve sıra dışı olgu

ONE-TIME SLIP : English Turkish

enzersiz hata, sadece bir kez yapılan hata