Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
OOZE : English Turkish

v. sızdırmak, kaçırmak, sızmak, duyulmak

OOZE AWAY : English Turkish

eksilmek, yok olmak

OOZE OUT : English Turkish

sızmak, kaçak yapmak, dışarı sızmak

OOZE WITH SWEAT : English Turkish

v. ter dökmek, terlemek

OOZINESS : English Turkish

n. sızıntılı olma durumu

OOZING : English Turkish

n. sızma

OOZING OUT : English Turkish

taşma, damlama, süzülme, sızma

OOZY : English Turkish

adj. sızdıran, sızıntılı, sulu çamur gibi

OP : English Turkish

n. gözetleme noktası, uzun mesafelerin görülebildiği yüksek nokta

OP : English Turkish

n. (Katolik) vaizler örgütü

OP : English Turkish

n. baskısı tükenmiş, yayımcı tarafından daha fazla satılmayan

OP : English Turkish

n. hareket, eylem; (Bilgisayar) OP veren işlem (@ ile işaretli olan – kanal işletim izni)

OP : English Turkish

n. İnternette kanal işleten kimse (Bilgisayar)

OP-ED : English Turkish

gazetede yazarların kişisel görüşlerini yazdıkları sayfa (genellikle güncel olaylar hakkında, çoğu kez başmakalelerin karşı sayfasında görülebilen)

OP-EDS : English Turkish

n. editoryal

OP. : English Turkish

n. müzik eseri veya kompozisyonu (özellikle bir seriden bir tanesi); sanat çalışması

OP.CIT : English Turkish

(Latince "zikredilen kitapta" anlamına gelir) daha önce belirtilmiş olan kaynağa geri gönderme yapar

OPACIFICATION : English Turkish

n. opasifikasyon, saydamsız hale getirme; köreltme; belirsizleştirme

OPACIFIER : English Turkish

n. donuklaştırmak için bir maddeye eklenen kimyasal madde

OPACIFY : English Turkish

v. bulandırmak, bulutlaştırmak, donuklaştırmak, saydamsızlaştırmak

OPACITY : English Turkish

n. saydam olmayış, şeffaf olmayış, anlaşılmazlık, mantıksızlık

OPAH : English Turkish

n. Atlantik ve Pasifik okyanuslarında bulunan büyük renkli deniz balığı (6 fite kadar {
82 metre} uzun olabilir)

OPAL : English Turkish

n. opal

OPAL GLASS : English Turkish

uzlu cam

OPALESCE : English Turkish

v. ışığı renk renk yansıtmak