Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
ATARACTIC : English Turkish

adj. yatıştırıcı, huzurlu, sakinleştirici, kaygısız

ATARAXIA : English Turkish

n. ataraksiya, uyarılmayan huzur

ATARAXIC : English Turkish

adj. sakin, huzurlu, sükunetli, gevşemiş, kaygısız

ATARAXY : English Turkish

n. ataraksiya, uyarılmayan huzur

ATARI : English Turkish

n. ev video oyunları sistemleri yapmış olan bir üretici (1970 ve 1980’lerde); yerleşik MIDI arayüzlü 16 ve 32 bit mikrobilgisayar

ATAROT : English Turkish

n. Kudüs’te bir havaalanı

ATAROT AIRPORT : English Turkish

Atarot Havaalanı; Kudüs’te bulunan bir havaalanı

ATATURK : English Turkish

n. ata, gazi

ATATURK'S TUMB : English Turkish

n. anıtkabir

ATATURKIST : English Turkish

adj. atatürkçü

ATAVIC : English Turkish

adj. atavizme ait, (Biyoloji) atavizmle ilgili (yakın kuşaklarda etkisiz olan uzak atalara ait olan bir özeliğin ortaya çıkması)

ATAVISM : English Turkish

n. atavizm, atacılık, atalara çekme

ATAVIST : English Turkish

n. atacı

ATAVISTIC : English Turkish

adj. atalarla ilgili, atalara çeken

ATAXIA : English Turkish

n. kasların koordinasyon bozukluğu

ATAXIC : English Turkish

adj. ataksik, kas koordinasyonu eksikliği, ataksi hastası olan

ATAXY : English Turkish

n. kasların koordinasyon bozukluğu

ATB : English Turkish

"all-terrain bike (tüm yüzey bisikleti)"; her türlü yer yüzeyinde kullanılabilen bisiklet ve motosiklet

ATB : English Turkish

"Automated Ticket Boarding pass (Otomatik Bilet Biniş geçişi)"; biniş kartı da içeren ve elektronik olarak düzenlenmiş bilet (seyahat endüstrisinde kullanılan bir terim)

ATE DIRT : English Turkish

urnunu yere sürttü, kötü şartları kabul etmek zorunda kaldı, istenmeyen bir durumla karşı karşıya kaldı

ATE HIM ALIVE : English Turkish

canlı canlı yendi, tam olarak hakkından geldiler, ona çok geldi

ATE HIS HEART OUT : English Turkish

içi içini yedi, işkence gördü, acı çekti

ATE HIS WORDS : English Turkish

tükürdüğünü yaladı, sözünü geri aldı, söylediklerine pişman oldu

ATE HUNGRILY : English Turkish

üyük iştahla yedi, aç bırakılmış gibi yemek yedi, çok hızlı ve sabırsız bir şekilde yedi

ATE LIKE A BIRD : English Turkish

az yemek yemek, az yemek