Multilingual Turkish Dictionary English Turkish

AT THE SAME TIME TOMORROW : English Turkish

yarın aynı vakitte, yarın bu saatte, yarın aynı saatte

AT THE SCENE : English Turkish

olay yerinde, mevcut, olay yerinde saptanmış

AT THE SIDE OF : English Turkish

adv. yanında

AT THE SLOPE : English Turkish

adv. tüfek omuzda

AT THE SPEED OF LIGHT : English Turkish

ışık hızında, güneşin ışığının yol aldığı aynı hızla giden/hareket eden, son derece hızlı

AT THE SUMMIT OF : English Turkish

adv. doruğunda

AT THE SUMMIT OF POWER : English Turkish

adv. gücün doruğunda

AT THE TIME : English Turkish

adv. o zaman, tam

AT THE TOP : English Turkish

tepede

AT THE TOP OF ONE'S LUNGS : English Turkish

avazı çıktığı kadar

AT THE TOP OF ONE'S VOICE : English Turkish

avazı çıktığı kadar, bağırarak, haykırarak, çok yüksek sesle

AT THE UTMOST : English Turkish

adv. olsa olsa, en fazla

AT THE VERY LATEST : English Turkish

adv. en geç

AT THE VERY LEAST : English Turkish

adv. en az, en aşağı

AT THE VERY MOST : English Turkish

adv. olsa olsa, en fazla

AT THE WHEEL : English Turkish

direksiyonda, dümende, yönetimde, idare etmekte

AT THE WORST : English Turkish

en kötü ihtimale,
en daha kötü değil

AT THE ZENITH OF ONE'S CAREER : English Turkish

mesleğinin zirvesinde olmak

AT THIS JUNCTURE : English Turkish

u safhada, yeri gelmişken, bu noktada

AT THIS TIME : English Turkish

adv. bu arada

AT TIMES : English Turkish

ara sıra, bazen, zaman zaman, arada bir

AT TWO O'CLOCK : English Turkish

adv. saat ikide

AT UNAWARES : English Turkish

habersizce, ansızın

AT VALUE : English Turkish

piyasaya göre değerlendirilmiş, piyasa fiyatına göre

AT VARIANCE : English Turkish

aksine, anlaşmazlık durumunda; çelişkili olarak