Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PEACH : English Turkish

n. şeftali, çok güzel kız, fıstık gibi şey

PEACH : English Turkish

v. gammazlamak, ihbar etmek

PEACH AGAINST : English Turkish

v. ele vermek, ihbar etmek

PEACH ON : English Turkish

v. ele vermek, ihbar etmek

PEACH TREE : English Turkish

şeftali ağacı

PEACHY : English Turkish

adj. şeftali gibi, şeftali rengi, çok güzel, nefis, bir içim su

PEACOCK : English Turkish

n. tavuskuşu, züppe, gösteriş meraklısı tip

PEACOCK BLUE : English Turkish

parlak çivit mavisi, tavuskuşu mavisi

PEAFOWL : English Turkish

n. tavuskuşu

PEAHEN : English Turkish

n. tavuskuşu (dişi)

PEAK : English Turkish

adj. zirve, uç, tepe, en yoğun olan

PEAK : English Turkish

n. zirve, doruk, tepe, şapka siperi, tepe noktası, en yoğun olduğu durum

PEAK : English Turkish

v. zayıflamak, doruğa ulaşmak

PEAK OF TRAFFIC : English Turkish

n. trafiğin en yoğun olduğu durum

PEAK SEASON : English Turkish

n. en yoğun sezon

PEAK TIME : English Turkish

n. en yoğun zaman, en işlek saatler

PEAKED : English Turkish

adj. tepeli, zayıf düşmüş, süzülmüş

PEAKED CAP : English Turkish

kasket, siperli şapka

PEAKY : English Turkish

adj. sivri tepeli, zayıf düşmüş, süzülmüş

PEAL : English Turkish

n. çan sesleri, çanların birlikte çalması, gürleme, gürültü

PEAL : English Turkish

v. çanları çalmak, çalmak (çanlar), gürlemek (gök)

PEANUT : English Turkish

adj. önemsiz, küçük

PEANUT : English Turkish

n. fıstık, yer fıstığı, çerez parası, önemsiz kimse, küçük adam

PEANUT BUTTER : English Turkish

fıstık ezmesi

PEAPOD : English Turkish

n. bezelye kabuğu