Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish

English Turkish
PERPETUATE : English Turkish

v. sürdürmek, aralıksız yapmak, ebedileştirmek

PERPETUATION : English Turkish

n. devam

PERPETUITY : English Turkish

n. daimilik, süreklilik, süresiz olma, ömür boyu sürme, ömür boyu gelir

PERPLEX : English Turkish

v. kafa karıştırmak, şaşırtmak, çapraşıklaştırmak

PERPLEXED : English Turkish

adj. şaşırmış, kafası karışmış, çapraşık, anlaşılmaz

PERPLEXING : English Turkish

adj. şaşırtıcı, kafa karıştırıcı

PERPLEXITY : English Turkish

n. şaşkınlık, tereddüd, kafa karıştıran şey

PERQUISITE : English Turkish

n. maaştan hariç kazanılan para, ek ödeme, ikramiye, tip

PERRY : English Turkish

n. armut şarabı

PERSECUTE : English Turkish

v. eziyet etmek, acı çektirmek, işkence etmek, sıkıntı vermek

PERSECUTION : English Turkish

n. eziyet, işkence, zulüm

PERSECUTION COMPLEX : English Turkish

herkesi kendine düşman görme

PERSECUTION MANIA : English Turkish

herkesi kendine düşman görme

PERSECUTOR : English Turkish

n. eziyet çektiren, zorba, zalim, işkenceci

PERSEID : English Turkish

n. Perseus takımyıldızından yayıldığı gözlenen ve Ağustos ayı ortalarında oluşan meteor yağmurlarından her biri

PERSEPHONE : English Turkish

n. Zeus ve Demeter'in kızı olan yeraltı dünyası kraliçesi (Yunan Mitolojisi)

PERSEUS : English Turkish

n. Yunan Mitolojisi'nde Medusa'yı öldüren ve Andromeda'yı kurtaran karakter

PERSEVERANCE : English Turkish

n. sebat, azim, sonuna kadar direnme

PERSEVERANT : English Turkish

adj. sebatlı

PERSEVERATE : English Turkish

v. tekrarlayıp durmak

PERSEVERE : English Turkish

v. sebat etmek, direnmek, azmetmek

PERSEVERING : English Turkish

adj. azmeden, gayretli, sebat eden, azimli

PERSHING : English Turkish

n. John J. Pershing (
1948), çeşitli savaşların Amerikan gazisi, I. Dünya Savaşı sırasında Amerikan Seferi Kuvvetleri başkomutanı; karadan karaya balistik füze tipi

PERSIA : English Turkish

n. İran

PERSIAN : English Turkish

n. İranlı, acem, Farsça